Ahenk Unsurları / Kafiye ve Redif

Kafiye (Uyak):
♦ Dili harekete geçirip şiiri yürüttüğü için halk şairlerinin “ayak” adını verdiği “kafiye”, dize sonlarında anlam ve görev benzerliği olmadan aynı seslerin yinelenmesiyle oluşturulan ses uyumudur.

Başım sükûtu öğüten
Uçsuz bucaksız bir değirmen
(A.Hamdı Tanpınar)

Aliterasyon ve asonans iç ahenk aracı sayılırken kafiye, şiirin dış düzenini sağlar ve şiirin ezberlenme kolaylığının sağlanmasında önemli bir işlev üstlenir.

♦ Kafiyenin başarılı bir biçimde kullanılması, kulağı tırmalamayacak biçimde ve doğal bir akıcılıkla kullanılmasına bağlıdır. Bunun için şairin hareket noktası ya da şiirin kurucu öğesi kafiye olmamalı; ayrıca şair, basmakalıp kafiyelere itibar etmeyerek yeni, özgün kafiyeler bulmalıdır. Kafiye için isimlerin yalın biçimleri daha çok tercih edilirken çekim ekleriyle ve çekimli fiillerle yapılan kafiyeler şiiri nesre dönüştürür ve yavanlık nedeni sayılır.

♦ Türk şiirinde İslamiyet öncesi dönemde başlangıçta dize başlarında görülen kafiye, daha sonra dize sonlarına kayar ve Cumhuriyet Dönemi’nde Garip hareketine değin şiirde önemli bir ahenk öğesi olarak değerini korur. Bu süre içinde halk şiirinde genellikle yarım kafiyeden, divan şiirinde tam ve zengin kafiyeden yararlanılır. 1895’ten sonra Recaizade Mahmut Ekrem’le birlikte kafiyenin göz için değil, kulak için olduğu anlayışı benimsenir. 1940’lardan itibaren ise serbest şiir anlayışının yaygınlık kazanmasıyla birlikte kafiyenin etkisi ve önemi azalır.

Redif: Dize sonlarında kafiye oluşturmadan yinelenen sesler redif adını alır. Redifi oluşturan sesler ek de sözcük de olabilir.

Örn:
Ne arzum ne emelim
Yaralanmış bir elim
(Kemalettin Kamu)

SÖZCÜK TEKRARI (SÖZCÜK YİNELEMESİ)
♦ Şiirde ahenk sağlamanın bir başka yolu aynı sözcüğün tekrar edilmesidir. Sözcük tekrarı da ses tekrarında olduğu gibi, müzikal etkisinin yanı sıra anlamın vurgulanmasına yönelik bir işlevle kullanılır.

♦ Dize içinde sözcük tekrarları ahenk oluşturmanın sık başvurulan yollarındandır. Bu tür tekrarlar tekrir sanatına örnek sayılır.

Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını
(Yahya Kemal Beyatlı)

♦ Bir dizenin aynı sözcüğün tekrarından oluşması da güçlü bir ahenk aracıdır.
Memleketim, memleketim, memleketim
ne kasketim kaldı senin ora işi ne
yollarını taşımış ayakkabım
(Nazım Hikmet)

Kafiyeden sonra redif olarak kullanılan sözcükler, dizeler arası sözcük tekrarının bir türüdür. Bu tür tekrarlar bir art yinelemedir.

Bu ıslıkla uzayan, dönen, kıvrılan yollar
Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar
(F.Nafiz Çamlıbel)

♦ Sesleri aynı, anlamları farklı sözcüklerin bir arada ya da dize sonlarında kullanılmasıyla yapılan cinas sanatı da dizeler arası sözcük tekrarının bir türü sayılır.
İpekler tel tel bir araya geldiler dokunmak üzere lale
nerdeyse menekşeye, gül suya dokunmak üzere
(Turgut Uyar)
♦ Dizeler arası sözcük tekrarının bir başka türü klasik edebiyatta iade adı verilen sanatta görülür.
Kıvrımlı yineleme denilen bu tür tekrar örneklerinde bir dizenin son sözcüğü, sonraki dizenin ilk sözcüğü olarak tekrarlanır.

Bir adam bu nihayet karanlık caddede üşür
Üşür kıskacında yalnızlığın
(Mahmut Kaplan)

♦ Ön yineleme denilen dize başındaki sözcüğün tekrarı çok kullanılan tekrar türlerinden biridir.

Sen gecenin gündüzün dışında
Sen kalbin atışında kanın akışında
Sen Şehrazat bir lamba bir hükümdar bakışında
Bir ölüm kuşunun feryadını duyarsın