Bayburtlu Zihni

BAYBURTLU ZİHNİ (19. YÜZYIL)

Yaşadığı dönemin ünlü âşıklarındandır. Bayburt’ta doğmuş (1795), öğrenimini Erzurum ve Trabzon medreselerinde yapmıştır. 1816-17 yıllarında İstanbul’a gelerek Mustafa Reşit Paşa ile yakınlık kurmuş ve Divan-ı Hümayun kalemine girmiştir. Bir süre İstanbul’da kaldıktan sonra Bayburt’a dönen ozanın sonraki yaşamı çeşitli görevlerle gittiği Hopa’dan Akka’ya, Ünye’den Mısır’a uzanan geniş bir coğrafyada geçmiştir. (Ölümü1859) Divan’ı ile başından geçen olayları manzum olarak anlatan Sergüzeştname adlı eseri bulunan şair, daha çok divan şairi olmak kaygısını gütse de bugünkü ününü sayıca az olan, hece ile söylemiş koşmaları ile destanlarına borçludur.

Divan’ında divan şiirinin bütün biçimleri ile yazılmış şiirler vardır. Usta bir taşlamacı (hicivci) olan ozan, bu tür eserlerinde yer yer açık saçık ve kaba küfürlere de başvurmuştur. Hicivciliği mizacının ve uğradığı haksızlıkların bir sonucudur.

Bayburtlu Zihni, bir işi için İstanbul’a geldiğinde, devlet dairelerinden birine uğrar. Ancak oradaki memurlar, onun kıyafetini yadırgar ve kendisiyle alay etmeye başlarlar. Memurlardan biri:

“Hoca efendi..” der. “Siz hem akıllı, hem de bilgili bir zata benziyorsunuz. Acaba benim yaşımı tahmin edebilir misiniz?”
Bayburtlu Zihni, altmışına yaklaşmış zâta cevap verir:
“Zât-ı âliniz, 30-35 civarında gösteriyorsunuz efendim…”
Zihni ile dalga geçmek isteyen diğer memurlar da aynı soruyu sormaya başlarlar. Şair, her birinin yaşını 15-20 yaş küçülterek söyleyince, o dairenin amiri lâfa karışır ve alaycı bir tavırla:
“Efendi hazretleri..” der. “Ne de güzel tahminlerde bulundunuz. Bu kabiliyet, sizde doğuştan mıdır? Yoksa daha sonra mı kazandınız?”
Bayburtlu Zihni, cevabı yapıştırır:
“Meslekten gelen bir kabiliyettir efendim. Babam at baytarıydı, bendeniz de eşeklere ve sıpalara bakardım.