Mülakat Özellikleri Çeşitleri ve Örnek Mülakat

Kamuoyunu bilgilendirme amacıyla bir haber konusu hakkında bir ya da birden çok kişiyle yapılan soru-cevaplı konuşmalara ve bu konuşmaların yazıya aktarılmasıyla oluşturulan metinlere mülakat denir.

Gazeteci bir konuda kişisel merakını gidermek, ünlülerle tanışmak istemek, belli çıkar gruplarının ricasını yerine getirmek ya da herhangi bir kurumun, markanın, görüşün reklamını ve propagandasını yapmak gibi gazetecilik etiğiyle bağdaşmayan amaçlardan hareket ederek mülakat yapmaz, yapmamalıdır. Çünkü gazetecilik, kamusal bir faaliyettir. Kamu adına soru sormak, haber ve bilgi toplamak; gazetecinin temel görevidir. Gazeteci, sorduğu sorularla yanlışların üzerine giden, kamuoyunun gerçekleri öğrenme hakkını kendi çıkarlarının üstünde tutan, toplumsal sorunları yansıtmayı ilke edinen, yeri geldiğince de bu sorunlara çözüm üretebilmek için her türlü katkıyı sağlayan kişidir.

Mülakat; amaçsız, zaman geçirmeye yönelik bir konuşma, bir sohbet değil; belli kuralları ve amaçları olan, soru-cevaplar üzerinden yürüyen düzeyli bir habercilik faaliyetidir. Mülakatın en belirgin niteliği olan soru sorma eylemi, insanoğlunun gerçeğe, daha iyiye, daha güzele ulaşmasını sağlayan merak olgusunun dışa vurumudur. Soru sormayan, gerçeği bulamaz. Bilim, kültür ve sanattaki gelişmelerin temelinde insanoğlunun merak duygusunu ortaya koyan soru sorma eylemi vardır. Soru sormak her zaman en temel öğrenme şekli ve merak giderme yöntemidir.

Mülakat, gazetecinin, bilgiye ve habere doğrudan ulaşmasına, haber kaynağına sorular sorarak gerçekleri aracısız biçimde öğrenmesine ve bunları kamuoyunun gündemine taşımasına olanak sağlar. Mülakat, sadece toplumun el üstünde tutuğu kişilerin değil; aykırı sayılan, dışlanan ya da önemsizleştirilmek istenen kişilerin de duygu ve düşüncelerini kamuoyuyla özgürce paylaşmalarına fırsat tanır; bu yönüyle de ifade özgürlüğünün somutlaşmasına, demokratik toplumun oluşmasına ve kökleşmesine önemli katkılarda bulunur.

MÜLAKAT DAHA ÇOK KİMLERLE YAPILIR?
Siyasetçiler, bürokratlar, sivil toplum kuruluşlarının liderleri; yazarlar, sanatçılar, oyuncular, akademisyenler, iş adamları, sporcular; belli bir alanda sahip oldukları bilgi ve deneyim nedeniyle uzman kabul edilen kişiler; büyük bir suça karışanlar ya da karıştıkları iddia edilenler; kamuoyunun gündeminde olan kişilerle ilgili önemli bilgilere sahip olan kişiler; önemli bir olaya tanık olanlar; başına ilginç bir olay gelenler; sıra dışı insanlar vb.

MÜLAKATIN AŞAMALARI:

BİRİNCİ AŞAMA:
Gazeteci, mülakat yapacağı kişiyi ve mülakatta ele alacağı konuyu gelişigüzel seçmez. Gazetecinin mülakat yapacağı kişinin mülakatta ele alınacak konu hakkında yeterli bilgiye sahip olması, mülakatta ele alınacak konunun da kamuoyunun ilgisini çekecek ya da herhangi bir konuda bilgi sahibi olmasını sağlayacak bir yönünün bulunması gerekir.

İKİNCİ AŞAMA: 

KİŞİDEN RANDEVU ALMA:

Gazetecinin, mülakat yapacağı kişiden randevu alabilmesinde kültürü, kişisel ilişkileri, mesleki geçmişi, becerisi ve güvenilirliği önemli rol oynar. Gazeteci randevu alacağı kişiye doğrudan kendisi ulaşabileceği gibi, başka kişilerin yardımıyla da ulaşabilir. Çoğunlukla telefon üzerinden yürüyen bu süreçte gazeteci muhatabıyla konuşurken nazik olmalı, mülakat yapmak istemesinin nedeni anlaşılır ve yalın cümlelerle ifade etmeli, randevu isteğinde bıktırmayacak kadar ısrarcı olmalıdır. Randevu zamanı için esnek davranmalı; gün, saat ve yer seçimini konuğuna bırakmalı; ancak bu konularda alternatifler sunmayı da ihmal etmemelidir.

Gazeteci, muhatabından randevu almaya çalışırken dürüst ve gerçekçi olmalı; ona hak ettiğinden daha fazla değer verdiğini gösteren ifadeler kullanmamalı, onun yandaşıymış gibi bir tavır takınmamalıdır. Aksi hâlde gazeteciyle muhatabı arasındaki ilişki-mesafe dengesi kaybolur, bu da gazetecinin sorması gereken sorulardan bir kısmını muhatabına sormaya çalışırken zorlanmasına, bu noktada bir tereddüt yaşamasına neden olabilir.

ÜÇÜNCÜ AŞAMA:

Gazeteci, mülakat yapacağı kişiden randevu aldıktan sonra üç aşamadan oluşan bir hazırlık sürecinin içine girer:

  • araştırma yapmak,
  • soru sormada
  • hangi yöntemi izleyeceğine karar vermek ve soru hazırlamak.

Gazeteci mülakatta ele alınacak konuyla ve mülakat yapılacak kişiyle ilgili araştırmalar yaparken şu kaynaklardan yararlanabilir: Gazeteler, dergiler, kitaplar, arşivler, İnternet, resmî kayıtlar; mülakat yapılacak kişinin ailesi, arkadaşları, meslektaşları; aynı konuda mülakat yapmış başka kişiler vb. Gazeteci, araştırmalarını tamamladıktan sonra soru sormada hangi yöntemi izleyeceğine karar verir. Bu yöntemlerin en önemlileri şunlardır:

  • a. Genel, kapsayıcı sorularla başlayıp detaya dayalı sorulara geçme
  • b. Detaya dayalı sorularla başlayıp genel, kapsayıcı sorulara geçme
  • c. Kısa cevaplı, söz gelimi evet-hayırlı cevapları olan soruları art arda sorma
  • d. Sohbet ediyormuş izlenimi uyandıran rahat sorular sorma
  • e. Önemli sorularla başlayıp önemsiz sorulara geçme
  • f. Kronolojik sırayı takip eden sorular sorma Gazeteci, sorularını hazırlarken araştırma süreci boyunca edindiği bilgileri göz önünde bulundurur, sorularını yaptığı araştırmalardan yola çıkarak hazırlar. Söz gelimi gazeteci, bir yazarla yeni çıkmış romanı hakkında bir mülakat yapacaksa mülakattan önce söz konusu romanı okumak, bu romanla ilgili olarak eleştirmenlerin ve kitap tanıtma yazarlarının söyledikleri üzerinde kafa yormak, bu konuyla ilgili notlar almak; sorularını bunlar üzerinde düşündükten sonra hazırlamak durumundadır.

DÖRDÜNCÜ AŞAMA:

Gazeteci, mülakat için belirlenen yer ve zaman konusunda hassas davranmalı, mülakat yerine mümkünse belirlenen saatten birkaç dakika önce gitmeli, mülakat saati geldiğinde de muhatabıyla görüşmeye başlamalıdır. Muhatabıyla ilk kez karşılaşıyorsa öncelikle kendisini tanıtmalı, mülakat teklifini kabul ettiği için kendisine teşekkür etmelidir. Gazetecinin, mülakat yapacağı kişiye sorularını yöneltmeden önce onunla kısa bir sohbet yapması; bu arada mülakatın amacı, uzunluğu, konusu, bu konunun hangi çerçevede ele alınacağı konusunda muhatabına bilgi vermesi faydalı olacaktır.

Gazeteciyle mülakat yapacağı kişi arasında dostluk-arkadaşlık ölçüsünde bir ilişki yoksa gazeteci, muhatabına sorular yöneltirken mutlaka “siz“li, “sayın“lı vb. hitaplardan yararlanmalı; muhatabı kendisine daha samimi bir tarzda hitap etmesini açıkça söylemediği müddetçe de saygıya ve mesafeye dayalı hitapları kullanmaya devam etmelidir.

Mülakat yapılırken bir ses kayıt cihazı -mülakat bir televizyon programı için yapılıyorsa bir kamera-sürekli açık tutulmalı, mülakat süresince bayağılaşma noktasına varmayan bir doğallık ve nezaketle hareket edilmelidir.

Mülakat yapılan kişi, gazetecinin sorduğu sorulara istediği cevapları vermekte, hatta gazetecinin sormadığı konularda bile -mülakatın konusunun ve amacının dışına çıkmamak kaydıyla- bazı açıklamalarda bulunmakta serbesttir. Fakat bu durum, mülakatın tümüyle bir serbest kürsü gibi kullanılabileceği anlamına gelmemelidir. Çünkü her mülakatın belli bir amacı, çerçevesi ve süresi vardır. Gazeteci, karşısındaki kişinin, kendi siyasi görüşlerini yaymasına, yanlışlarını meşrulaştırmasına, taraftar toplamak için bilgi ve belgeleri çarpıtarak asılsız açıklamalarda bulunmasına, kendi çıkarlarını kollayan konuşmalar yapmasına izin vermemelidir. Buradan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz: Mülakatın kurallarının belirlenmesinde kendisiyle konuşulan kişinin mizacı, kültürü ve konumu büyük ölçüde rol oynasa da bu durum, mülakatı yöneten ve yönlendiren asıl kişinin gazeteci olduğu gerçeğini değiştirmez.

Mülakatta nitelikli sorular sormak kadar iyi bir dinleyici olmak da son derece önemlidir. Gazeteci, muhatabının verdiği cevaplardaki önemli bilgileri, iddiaları, çelişkileri fark edip ona yeni sorular sorabilmeli, muhatabından anlaşılmayan ya da eksik bırakılan bazı konulara açıklık getirmesini isteyebilmelidir. Gazeteci, bunları yaparken mümkün olduğunca sabırlı olmalı, muhatabının sözünü kesmemeye dikkat etmeli, onun cevap verme hakkını kendi soru sorma hakkı gibi kutsal saymalıdır.

Bir mülakat sırasında kamuoyuyla paylaşılmamak koşuluyla gazetecilere verilen haber ve bilgilere, habercilik dilinde off the record denir. Bir haber kaynağı “Bu söyleyeceklerimi lütfen yazmayın!” diyorsa gazeteci, habercilik etiği gereği şu tutumlardan birini takınmalıdır:

1. Haber kaynağına “Sizin söyleyeceğiniz her şeyi kamuoyuyla paylaşırım. Söyleyeceklerinizin yayımlanmasını istemiyorsanız lütfen
bunları bana anlatmayın.” der. Haber kaynağı, gazetecinin bu cevabı karşısında ne yapacağına karar verir.

2. Haber kaynağının ricasını kabul eder ve bunun gereğini yapar. Yani haber kaynağının yayımlanmamak koşuluyla söylediği sözleri kayda geçirmez, bunları herhangi bir medya organında yayımlamaz.

BEŞİNCİ AŞAMA MÜLAKATIN SONLANDIRILMASI

Mülakatın sonlarına doğru, gazeteci, karşısındakine “Eklemek istediğiniz başka noktalar var mı?” türünden sorular sormalı, ardından mülakatı sonlandırmalı; muhatabına kendisine zaman ayırdığı ve yardımcı olduğu için teşekkür etmelidir.

ALTINCI AŞAMA MÜLAKATIN YAZIYA AKTARILMASI:
Gazeteci, yaptığı mülakatı yazıya aktarırken mülakatın ses kayıtlarını esas alır. Mülakat, bir televizyon ya da radyo programı için hazırlanıyorsa burada yazıya aktarma değil, montaj ve kurgu söz konusu olur. Bazı durumlarda bir mülakat için gazetede ya da dergide ayrılan yer/radyo ya da televizyonda ayrılan zaman, mülakatın tümünü yayımlamaya yetmeyebilir. Bu durumda gazeteci, mülakatın özüne dokunmayacak ve yanlış anlamalara yol açmayacak biçimde mülakatın bazı bölümlerini yayımlamayabilir. Mülakatın bazı bölümlerinin yayımlanmaması, mülakatın özetlenmesi demek değildir. Mülakatta alınan cevapların aynen ve yorumlanmadan yayımlanması, mülakatın ayırıcı niteliğidir.
Mülakat metinlerinde, mülakatın kiminle, neden, hangi konuda, nerede, ne zaman, nasıl yapıldığının belirtildiği bir giriş bölümü bulunur. Giriş bölümünde bunların yanı sıra mülakat yapılan kişiyi tanıtma amaçlı birkaç cümleye de yer verilebilir.

MÜLAKAT ÇEŞİTLERİ

1. Kişi merkezli mülakat: Soruların, mülakat yapılan kişinin yaşamı, fikirleri ve eserleri üzerinde odaklandığı mülakatlardır.

2. Konu merkezli mülakat: Haber değeri taşıyan bir konunun açıklığa kavuşturulması amacıyla yapılan mülakatlardır. Bu tür mülakatlarda mülakat yapılan kişinin söyledikleri, onun kim olduğundan daha önemlidir. Onunla mülakat yapılmasının en önemli nedeni, gündemdeki herhangi bir konuya açıklık getirecek önemli bir bilgiye sahip olmasıdır.
Kişi ve konu merkezli mülakatlarda bir haber kaynağına bir-iki gazetecinin değil de birçok gazetecinin soru sorma olanağı varsa bu tür mülakatlar şu isimleri de alabilir: Basın toplantısı, basın odası mülakatı.

a. Basın toplantısı: Gazeteciler tarafından değil, düzenleyenler tarafından kontrol edilen; gazetecilerin, ancak kendilerine söz verildiği zaman soru sorabildikleri mülakatlardır.

b. Basın odası mülakatı: Gazetecilerin, istedikleri soruları haber kaynaklarına rahatlıkla sorabildikleri, gazeteciler tarafından yönetilen mülakatlardır.

3. Sokak mülakatı: Güncel bir olay, kişi ya da konu hakkında kamuoyunun fikrini almak için sıradan kişilere aniden mikrofon
ya da ses kayıt cihazı uzatılarak onların görüşlerinin alınması yöntemiyle yapılan mülakatlardır.

Mülakatlar, teknolojik olanaklardan yararlanma biçimlerine göre şu isimleri de alabilirler:

1. Yüz yüze mülakat: Gazetecinin, bir kişiyi karşısına alarak onunla yüz yüze mülakat yapmasıdır. Bu tür mülakatlarda gazeteci, konuşmaları ya kendisi not tutarak ya da bir ses kayıt cihazından yararlanarak kaydeder. Yüz yüze mülakatlarda mülakatı yapan gazeteci dışında bir kameraman ya da foto muhabiri de görev alabilir.

2. Telefon mülakatı: Gazetecinin, zaman darlığı yaşadığı ya da kaynak kişiye ulaşmada zorlandığı durumlarda onunla telefon aracılığıyla mülakat yapmasıdır.

3. Internet mülakatı: Internet mülakatları şu yöntemlerle yapılır:

a. Gazeteci, sorularını önceden hazırlayıp bunları mülakat yapacağı kişiye elektronik postayla gönderir, aynı şekilde cevap alır.
b. Gazeteci, sesli ve görüntülü iletişimi olanaklı kılan bilgisayar programlarından yararlanarak kaynak kişiyle mülakat yapar.

4. Uydu destekli iletişim teknolojilerinden yararlanılarak yapılan mülakatlar: Bu tür mülakatlara, çoğunlukla televizyonların canlı yayımlanan programlarında yer verilir.
Bazı mülakat metinleri, aynı sorunun/soruların birden çok kişiye sorulmasıyla oluşturulur. Aşağıdaki metin, bu tür mülakatlara örnek gösterilebilir.

Örnek Mülakat Metni:

TARİHİ SEVDİREN ADAM PROF. DR. İLBER ORTAYLI
Ünlü tarihçi, Topkapı Sarayı Müdürü Prof. Dr. ilber Ortaylı’nın telefonu hiç susmuyor, ziyaretçisi hiç bitmiyor. Sırf televizyonda onu dinleyip etkilendiği için tarih okumayı seçen toy bir üniversite öğrencisinin kendisiyle tanışmak için müzeye gelmesi, pek çok şeyin işareti aslında… Yeni nesil, onunla tarihi daha iyi anlar ve merak eder oldu. Tarih, tozlu raflarından çıkıp yaşayan, tartışılan ve üzerine konuşulabilen bir olgu hâline geldi.

Prof. Dr. ilber Ortaylı, Topkapı Müzesi’ne dair hiç bilmediğimiz keşiflerini ve müzenin zengin koleksiyonuyla ilgili bazı endişelerini bizlerle paylaştı. Türkiye’de tarihe meraklı bir kitlenin yetişmekte olduğunu ifade eden Prof. Dr. Ortaylı’dan, tarihi ve geçmişi daha iyi anlamak ve anlamlandırabilmek için yapılması gerekenleri dinledik.

SORU: Türkiye’de Latince ve Yunanca uzmanı olmadığından yakınıyorsunuz. Batı kültürünü tam anlamıyla özümseyemeyişimizin temelinde bu mu yatıyor?

Mensubu olduğumuz İslam kültür dairesi, asıl önemli zamanını Yunan-Roma kültürünü absorbe ederek ve yeniden yorumlayarak yapmıştır; onun için Latince bilmemiz gerekiyor. Osmanlıyız, burayı fethettik ama öncesinde burada Bizans İmparatorluğu vardı. Bizden evvelki imparatorluğu iyi incelemek ve Yunanca metinleri tanımak için Yunanca bilmek zorundayız. Yunan-Roma konusunda en zengin kalıntılar bizdedir ama onları yorumlama konusunda Yunanca ve Latince bilmeden yarım kalırsınız. Arkeolojiniz iyi olur, filolojiniz eksik kalır. Atatürk’ün büyüklüğü buydu. Universal insan olgusuna biz bakarız, bunu yaparız dedi. Ben çağdaş Türkiye’nin bunu anladığını zannetmiyorum. 80-100 yıllık bir reform devrinde iyi mühendisler, hekimler, yöneticiler yetiştirdik; ordumuz modemleşti ama hâlâ Batı’nın asıl unsuru olan filozofi ve filoloji konusunda sınıfta kaldık.

SORU: Türkiye’de tarih okuma eğilimi ya da merakı ne düzeyde?

Yeni nesiller, tarih konusunda daha açık fikirli artık. Rusya tarihi üzerine doktora tezleri görüyorum. İspanyolca öğrenen geniş bir kitle var, tarih inceliyorlar. Arapça ve Farsça üzerine çalışanlar artıyor. Sayıları fazla olmasa da Bizantinist Türkler çıkmaya başladı artık. Böyle bir şeyi tasavvur bile edemezdik. Bu, tabii ki değişimin işareti. Tarih okuma kültürü yavaş yavaş gelişiyor. Elbette, halk her eseri okumaz. Kendimden biliyorum, benim monografilerimi okumuyorlar. Epey ağır gelir. Osmanlı Belediyesi, Osmanlı Aile Hukuku vs. Ancak bazı şeyleri de pekâla okuyorlar. Ona göre yazacaksınız.

SORU: Topkapı Müzesi, mütevazı bir müze olmakla beraber, çok nadide koleksiyonlar barındırıyor. Bu koleksiyonlardan biraz söz eder misiniz?

Bizim müzemiz koleksiyon açısından gerçekten çok zengin. Örneğin 12 bin parça Çin koleksiyonu, Çin’deki müzeleri
bile kıskandırıyor. 17 bin parça el yazması, en nadide resimler, tefsir ve minyatürler… Üstelik yalnızca Arapça, Türkçe ve Farsça değil; Slav dilleri, Latince, Yunanca ve Macarca yazılmış pek çok eser mevcut. Hiç de küçümsenmeyecek bir Saksonya porselenleri koleksiyonu var. Müze, diplomatik hediyelerle dolu. Mütevazıdır ama olağanüstü güzeldir. Buranın şöhreti ve çekiciliği bitmez. Topkapı Müzesini yönetmek çok zordur, yorucudur, büyük sorumluluk ister ama aynı zamanda çok da itibarlıdır; bunu da itiraf etmek zorundayım.

SORU: Topkapı Müzesi’ne dair biz neleri yanlış biliyoruz?

Çok şeyi… Yazarın biri, Topkapı hayaletinden bahsediyor. Öteki italyan mayolikası ile İznik çinisini ayırt edemiyor. Buradan bir şeylerin eksildiğine dair sorumsuzca hayaller, söylentiler çıkıyor.

SORU: Topkapı Müzesi’nde keşfettiğiniz, sizi şaşırtan herhangi bir şey var mı?

Olmaz mı? Örneğin arşivde Cezayir’le ilgili çok enteresan belgeler var. Cezayir, imtiyazlı bir beylik… Zannedersin ki kendi başına orada var olmuş. Hayır, öyle değil; içişleri devamlı buraya akıyor ve burada karar veriliyor. Şaşırtıcı… Bir başka gün olmadık bir mimarî parça, özellik keşfediyorsun. Daha keşfedilecek çok şey var.