Paragrafta Yapı

PARAGRAFTA YAPI
Paragraftaki cümleler arasındaki ilişki paragrafın yapısını belirler. Söylenmek istenenlerin, gerekenden az veya çok cümleyle ifade edilmesi, paragrafın yapısında düzensizliğe neden olur. iyi düzenlenmiş bir paragraftan hiçbir cümle çıkarılamaz.

Bir paragrafın anlamı, onu oluşturan cümlelerin anlamlarının toplamından daha farklı ve kapsamlıdır. Her paragraf, şekil ve anlam kaynaşmasından oluşan organik bir birliktir. Nasıl ki her kelime bir dil göstergesiyse her bir paragraf da başlı başına bir dil göstergesidir.
Paragrafta, konunun ortaya konduğu veya sezdirildiği cümle ya da cümlelerin, paragrafın giriş bölümünde olması daha iyi olur.

ÖRNEK SORU

İslamiyet’in kabulünden önce Türklerin, başka hiçbir toplumun etkisinde kalmamış bir dilleri ve edebiyatları vardı. Her ilkel edebiyatta olduğu gibi bu edebiyatta da şiirle büyü birlikte yürümekte ve dinsel törenler, önemli bir yer tutmaktaydı. Bunun yanı sıra ozan, baksı, şaman gibi adlarla anılan şairlerde olağanüstü güçler bulunduğuna inanılırdı. Çoğu ortak ve sözlü ürünlerden oluşan bu edebiyatın en önemli bölümünü destanlar oluşturmaktaydı.

Bu parçanın konusu aşağıdakilerden hangisidir?

A) Türk dilinin en eski ürünleri
B) Eski Türk şiirinin özellikleri
C) Eski Türklerde edebiyat
D) Edebiyat ve dinsel törenler
E) Türk toplumunda şairlerin yeri

ÇÖZÜM: Paragrafta A, B, D ve E seçeneklerinde belirtilenlere değinilmiştir. Ama bütün bunlar eski Türklerde edebiyatın nasıl olduğuyla ilgili bilgi vermek için kullanılmıştır. Bir paragrafın konusunu bulmak için sorduğumuz “Bu parçanın bütününde neden söz edilmektedir?” sorusunun cevabı C seçeneğinde verilmektedir.
Cevap C

Paragrafın anlamıyla yapısı arasında sıkı bir ilişki vardır. Yapı bakımından sağlam bir paragrafta her cümle anlam ve yapı bakımından birbirini tamamlar, cümlelerin art arda sıralanışıyla bir düzen oluşturulur. Bu ilişkiyi daha iyi anlayabilmek için, biraz önce çözdüğümüz sorunun metnini numaralanmış cümleler şeklinde düşünelim:

(I) İslamiyet’in kabulünden önce Türklerin, başka hiçbir toplumun etkisinde kalmamış bir dilleri ve edebiyatları vardı. (II) Günümüzde de bu dönem edebiyatının etkileri belirgin biçimde devam etmektedir. (III) Her ilkel edebiyatta olduğu gibi bu edebiyatta da şiirle büyü birlikte yürümekte ve dinsel törenler, önemli bir yer tutmaktaydı. (IV) Bunun yanı sıra ozan, baksı, şaman gibi adlarla anılan şairlerde olağanüstü güçler bulunduğuna inanılırdı. (V) Çoğu ortak ve sözlü ürünlerden oluşan bu edebiyatın en önemli bölümünü destanlar oluşturmaktaydı.

Yukarıdaki paragrafla ilgili olarak “Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?” şeklinde bir soru sorulsa, doğru cevap II. cümle olur. Çünkü konusu eski Türklerde edebiyat olan bu paragrafa, çağdaş Türk edebiyatıyla ilgili bilgi veren bir cümle eklenmiş, böylece düşüncenin akışı bozulmuş, konunun dışına çıkılmıştır.

ÖRNEK SORU (YGS – 2011)

(I) Çocuklar şiire pek ilgi duymaz; onlar, metinlerde geçen sözcüklerin ve yansıttıkları anlamın büyüsünden çok, anlatılanlara odaklanır. (II) Çocuk şiiri denen bir türün varlığını hep sorgulamışımdır. (III) Çünkü “olay” onlar için neredeyse her şeydir. (IV) Nitekim, çocuklar için yazılmış iyi şiirleri bulup getirmeme, okutup ezberletmeme karşın, benim kızım da bu şiirlerde olayı aradığından iyi bir şiir okuru olamadı henüz. (V) Bu da bize, Borges’in de dediği gibi, şiirin öğretilemeyecek ama duyumsatılabilecek bir tür olduğunu gösteriyor.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) I.            B) II.                           C) III.           D) IV.                       E)V.

ÇÖZÜM: Bu parçanın konusu, çocukların şiire ilgi duymamasının nedenleridir. Bu konu, paragrafın dört cümlesinde ele alınmış; bu cümleler, kendilerinden önceki cümlelere göndermede bulunan çünkü, nitekim ve bu da kelimeleriyle birbirine bağlanmıştır. Bu açıdan değerlendirildiğinde II. cümlenin anlam ve anlatım bakımından bu parçayla uyuşmadığı, dolayısıyla da düşüncenin akışını bozduğu görülecektir. Çünkü bu cümle paragrafın konusu olan çocukların şiire ilgi duymamasının nedenleri ile doğrudan ilgili değildir. Bu cümlede yazar, çocuk şiirlerinin gerekli olup olmadığıyla ilgili kişisel düşüncesini dile getirmiştir. Ayrıca bu cümleden sonraki cümlenin çünkü bağlacıyla başlayıp bu bağlacın ilk cümleye göndermede bulunması da II. cümlenin, düşüncenin akışını bozduğunu göstermektedir. Çocuklar şiire pek ilgi duymaz; onlar, metinlerde geçen sözcüklerin ve yansıttıkları anlamın büyüsünden çok, anlatılanlara odaklanır. Çünkü olay onlar için neredeyse her şeydir.
Cevap B

ÖRNEK SORU (ÖSS – 2005)

(I) Romanlar vardır, daha ilk sayfasında olay örgüsünün çekim alanı içine alır okurunu. (II) Kan basıncını yükselten heyecanlar yaratır okurda. (III) Kimi romanlar da vardır, dilsel örüntüsüyle okurun aklına olduğu kadar yüreğine de seslenme yolunu seçer. (IV) Romanda özgünlük, derinlik, çok yönlülük aranır. (V) Daha doğrusu, okurun, okuma eylemine tüm varlığıyla katılımını sağlar. (VI) En yüksek coşkuları, estetik tutkulara dönüştürür.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.               B) III.                         C) IV.                               D) V.                          E) VI.

ÇÖZÜM: Bu parçanın I, II, III, V ve VI. cümlelerinde olay örgüsü (I ve II. cümleler) ve uyandırdığı estetik coşku (III, V ve VI cümleler) yönüyle bazı romanların okuru etkileyici bir yönünün bulunduğu anlatılmıştır. Bu cümleler düşüncenin akışına uygun bir şekilde sıralanmıştır. IV. cümlede ise parçada üzerinde durulan konunun dışına çıkılarak daha genel bir yargı verilmiş ve tüm romanlarda aranan özellikler hakkında bilgi verilmiştir. Ayrıca V. cümledeki daha doğrusu ifadesinin de IV. değil V. cümleyi açıklayan bir yargı taşıdığına dikkat edilmelidir.
Cevap C

ÖRNEK SORU (ÖSS – 2002)

(I) Havasından mı, suyundan mı, bilmem; ama başkadır bu yörenin insanları. (II) Sıcacık yürekler, gülümseyen yüzler, içten yaklaşımlar… (III) Yardımsever, konuksever tavırlar ve yoğun bir insan sevgisi… (IV) Çoğu kişiye zaman kaybı gibi gelir insanlarla ilgilenmek. (V) Bu insanlarda sonradan öğrenilen değil, içten gelen bir yaşama sevinci vardır. (VI) Güldüler mi içten gülerler, gözlerinin derinliklerinde yakalarsınız tebessümlerini.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.           B) III.                   C) IV.                    D) V.                  E) VI.

ÇÖZÜM: Bu parçanın ilk cümlesinde “Havasından mı, suyundan mı, bilmem; ama başkadır bu yörenin insanları.” denilmiş, sonraki cümlelerde de bu insanları farklı kılan nitelikler sıralanmıştır. Bu niteliklerin aktarıldığı cümlelerin arasında bulunan “Çoğu kişiye zaman kaybı gibi gelir insanlarla ilgilenmek.” yargısı, paragrafta nitelikleri belirtilen kişilerin bir özelliği değil; insanlarla ilgilenmenin bazılarınca zaman kaybı olarak değerlendirildiğini belirten, dolayısıyla düşüncenin akışını bozan bir cümledir.
Cevap C