Roman ve Hikayelerde Çatışma (Düğüm)

Anlatmaya bağlı edebî metinlerde olay örgüleri, çoğunlukla insanların hayal, tutku ve istekleri üzerine kurulur. Kişi­ler bu hayal, tutku ve istekleri gerçekleştirmeye başladıkları andan itibaren metindeki çatışma da belirginleşmeye başlar. Söz gelimi bir romanın erkek başkahramanı ile kadın başkahramanı birbirlerine âşık olur; ardından belli bir süre buluşur, görüşür, mutlu olurlar. Bu olaylar metinde belli bir yere kadar anlatılır, belli bir yerden sonra metindeki çatışma belirgin­leşmeye başlar. Bu çatışma genellikle başkahramanlarla rakip, düşman ya da arabozucular arasında yaşanır. Metinde­ki çatışma başka şekillerde de oluşabilir. Söz gelimi âşık, aşkına karşılık bulamaz ya da âşık olduğunu karşı tarafa söy­leyemez veya iki taraf da birbirini sever, bu kez de kişilerden biri yaşadığı şehri bir nedenden ötürü terk etmek zorunda kalır; araya ayrılık, hasret girer ya da toplumsal, ekonomik, kültürel farklardan ötürü âşıklar birbirlerine kavuşamaz. Bü­tün bunlar metin incelemesinde çatışma kavramı bağlamında ele alınır.

Aşağıdaki parça, aşk temalı bir halk hikâyesi olan “Tahir ile Zühre”den alınmıştır. Metindeki temel çatışma, âşıkların (Tahir ile Zühre’nin) birbirlerine kavuşmalarının ve mutlu olmalarının arabozucu, rakip ve kıskanç kişiler tarafından sürekli engellenmesidir.

Düşman düşmanlığını yapmış. Gene Karadiken varıp fitlemiş bunu. Padişah dönüp kapıkullarına el etmiş, onlar da gidip bağlamışlar Tahir’i kollarından ve sürüye sürüye götürmüşler saray katına. Karısının şerrine uğradığı günden beri Tahir’e diş bileyen padişah, köpürüp küplere binmiş: “A tuz, ekmek haini! Şimdi senin boynunu cellada verirdim ama o yeşil başlı derviş gözümün önüne geldi, ona bağışlıyorum seni. Girmesine kanına girmeyeceğim ama ömrünü gününü zindanlarda çürüteceğim. Bundan geri, Zühre’m yıldız olsa başına doğmayacak senin!” deyip demir kuşaklı pehlivanların önüne katarak Mardin Kalesi’ne yollamış onu. Ama bu yol Zühre’nin köşkünün önünden geçiyormuş. Bakalım Tahir ne demiş:

Ne darağacı ne zindan
Gönül geçer mi yârdan
Gözü çıkası baban
Sürdü beni bu diyardan

Zühre korktuğuna uğrayınca ne diyeceğini bilememiş:

İnan Tahir sözüme
Ateş düştü özüme
Sensiz bu yalan dünya
Zindan olur gözüme