Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı

TANZİMAT DONEMİ TÜRK EDEBİYATI 0860 -1896)
Tanzimat edebiyatı” kavramı, siyasi Tanzimat Dönemi içinde daha sınırlı bir süreyi içine alır. Tanzimat Fermanı‘nın ilanı ile sosyal hayatta ve yönetim alanında Batılı manada değişimler olur. Yenileşme süreci, sanatta ve edebiyatta da kendisini göstermeye başlar. Bu dönem aydın ve sanatçıları, Batı’yı daha iyi anlayabilmek amacıyla Fransızca öğrenmeye başlarlar zira o devirde bizim için Batı, Fransa’dır. “Hazırlık dönemi” diyebileceğimiz bu evrede Batılı edebî kaynakları yakından tanıyabilmek için Fransızca bilmek zorunluluk hâline gelmiştir. Yenileşme sürecinde kurulanı “Tercüme Odası“, Yenilikçi sanatçıların yetişmesinde ve Batı edebiyatından çeviriler yapılmasında çok önemli bir işlev görmüştür.

Tanzimat’ın ilanından (1839) Şinasi’nin, 1860’ta “Tercüman-ı Ahval” gazetesinde “Şair Evlenmesi” adlı oyunu yayımlamasına kadar geçen yirmi bir yıllık süre “hazırlık dönemi”dir. Bu dönemde Batı’dan çeviriler yapılmış, Batı kaynaklı edebî türler tanınmaya başlanmıştır.

İlk edebî gazete olan “Tercüman-ı Ahval‘in Şinasi ve Agâh Efendi tarafından çıkarılması aynı zamanda Tanzimat Dönemi edebiyatının da başlangıcı olarak kabul edilmiştir.
Osmanlı aydınının, Batı edebiyatının ilk örneklerini tanıması geç tarihlerde olmuştur. Türk aydınları, XIX. yüzyıla kadar Batılı bilgi ve kültüre uzak kalmışlardır ancak XIX. yüzyılın ortalarına doğru Fransızcadan yaptıkları ilk çevirilerle Batı kültür ve bilgisinden yararlanmaya başlamışlardır.

Tanzimat Dönemi Edebiyatı (1860 – 1896)
1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı’yla; bu tarihten yaklaşık yirmi yıl sonra, eski türlerden farklı olan ilk edebî ürünler arasında – doğrudan olmasa da – bir ilgi vardır. Tanzimat Fermanı ile Tanzimat edebiyatının başlaması arasında doğrudan bir ilgi kuramamamızın nedeni Tanzimat Fermanı’nın siyasi ve hukuksal bir nitelik taşımasıdır. Ancak bu siyasi ve hukuksal yenileşme, her alanda, Batılı anlamda köklü değişikliklerin önünü açmıştır.

Tanzimat’tan sonra elçilik gibi siyasi görevler dışında, öğrenim için Avrupa’ya gönderilen gençler, burada edebiyat çevrelerine girmiş; Batılıların edebiyat türlerini tanımış ve bu türleri ülkeye taşımışlardır. Bu konuda en önemli örnek Şinasi’dir. Maliye öğrenimi için Paris’e gönderilen Şinasi, burada edebiyatla da ilgilenmiş ve yurda döndüğünde Fransız klasik ve romantik şairlerinden örnekleri içeren “Tercüme-i Manzume (1859)” adlı eseri yayımlamıştır. Bu kitap, Batı edebiyatından Türkçeye yapılan ilk tercümedir.
Türk edebiyatının Batılılaşma süreci Şinasi’yle başlamıştır. Şinasi, Batılılaşma sürecinde “ilklerin insanı olması yönüyle de önemli bir sanatçıdır. Şinasi; ilk tercüme eser olan “Tercüme-i Manzume“nin dışında, ilk modern tiyatro örneği olarak kabul edilen “Şair Evlenmesi“ni yazmıştır.

Şinasi, ilk yerli özel gazete olan “Tercüman-ı Ahval“i çıkarmıştır. Her ne kadar gazete; bir edebî tür değilse de edebiyat dilinin değişmesinde, edebî türlere sosyal konuların girmesinde, edebî eserlerin yayımlanarak daha hızlı bir şekilde okuyucusuna ulaşmasında gazetenin önemli bir rolü vardır. “Tercüman-ı Ahval“, bu özelliğiyle edebiyatımızın Batılılaşmasında önemli bir yere sahiptir. Agâh Efendi’nin imtiyaz sahibi olarak göründüğü bu gazetenin ilk baş makalesi ve pek çok yazısını Şinasi kaleme almıştır.

Şiirin kısmen şeklinde, özellikle içeriğinde önemli yenilikler getiren “Müntahabat-ı Eş’ar (1862)” ile konuşma diline ve halk kültürüne eğilmenin ilk ve ciddi denemesi sayılabilecek olan “Durub-ı Emsal-i Osmaniye (Osmanlı Atasözleri, 1863)” bu yıllarda Şinasi’nin gerçekleştirdiği çalışmalardır. Bütün bunlar, Osmanlı aydın kesiminin Batı’ya açılmasını sağladığı ve yeni edebî türleri edebiyatımıza taşıdığı için bu döneme “Tanzimat edebiyatı” ya da “Batı Etkisindeki Türk Edebiyatı” denmiştir.

TANZİMAT EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ

Tanzimat edebiyatı, Batı kültürüyle yetişen kimselerin Tanzimat devrinde Batı edebiyatını Örnek tutarak meydana getirdikleri edebiyattır. Bu edebiyat siyasî Tanzimat’ın ilânından yirmi yıl kadar sonra 1860’ta, Şinasi’nin Agâh Efendi ile birlikte Tercümân-ı Ahvâl gazetesini çıkarmalarıyla başlamış, 1895’e kadar sürmüştür. Tanzimat edebiyatının başlıca özellikleri şu noktalar üzerinde toplanabilir:

  • a.Tanzimat edebiyatı sanatçıları, Divan edebiyatında bulunan şiir, tarih, mektup, v.b gibi edebiyat türlerini Batı anlayışına göre yenileştirmişler; ayrıca, Divan edebiyatında hiç bulunmayan makale, tiyatro, roman, hikâye, anı, eleştirme, v.b. gibi yeni edebiyat türleri getirmişlerdir.
  • b.Tanzimat edebiyatının özellikle ilk devirlerinde yetişen sanatçıların çoğu (Ziya Paşa, Namık Kemal, v.b…) Montesquieu, Rousseau, Voltaire, v.b. gibi Fransız devrimci yazarlarının etkisi altında kalarak, makale ve şiirlerinde zulme, haksızlığa, hırsızlığa. geriliğe karşı şiddetli bir dille mücadeleye girişmişler; vatan, millet, hürriyet. hak, adalet, kanun, meşrutiyet. v.b. gibi kavramları memlekete yaymaya çalışmışlar, “toplum için sanat” anlayışını benimsemişlerdir. Tanzimat edebiyatının ikinci devrinde yetişen sanatçılar ise (Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hâmit, Sami Paşazâde Sezai v.b.) toplum işlerine daha azkarışmışlar, “sanat için sanat” anlayışını benimser görünmüşlerdir.
  • c. Çoğu Fransız edebiyatını örnek olarak alan bu sanatçıların bir kısmı Klasisizm (Şinasi, Ahmet Vefik Paşa, Ali Bey, v.b.).bir kısmı da Realizm (Recaizâde Mahmut Ekrem, Sami Paşazâde Sezai, Nabizâde Nâzım, v.b.) akımlarının etkisi altında eserler vermişlerdir.
  • ç.Tanzimat edebiyatı, Divan edebiyatının tersine olarak, seçkin kişiler için değil, halk için meydana getirilen bir edebiyat olmak iddiasıyla ortaya çıkmıştır. Bu görüşü benimseyen sanatçılar (Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Mithat, Ali Bey, v.b.) özellikle makale, tiyatro, anı, kısmen de roman türlerinde bu yolda eserler vermişlerdir. Tanzimat edebiyatının ikinci devrinde yetişen bazı sanatçılar ise (Recaizâde Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit, v.b.) bu amaçtan uzaklaşmış görünmektedirler.
  • d. Bu görüşün bir sonucu olarak, dilin sadeleşmesi, konuşma dilinin yazı dili haline gelmesi düşüncesi savunulmuştur. Tanzimat edebiyatının başlıca sanatçıları (Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Mithat, Ahmet Cevdet Paşa, Şemseddin Sami, v.b.) dil konusunda böyle düşünmekle birlikte, hiçbiri eski alışkanlıklarından kurtulup da büsbütün konuşma diliyle yazmış değildir. Sade dil, daha çok, tiyatro; anı, mektup, bir dereceye kadar da makale ve romanlarda kullanılmıştır. Tanzimat edebiyatının ikinci devrinde yetişen sanatçıların bir kısmı ise ( Recaizâde Mahmut Ekrem, Sami Paşa-zâde Sezai, özellikle Abdülhak Hamit) konuşma dilinden epey uzaklaşmışlardır.
  • e. Tanzimat edebiyatında en önemli yenilik, nesirde, anlatımın kuruluşunda görülmüştür. Bu edebiyatta söz hüneri göstermek değil, birtakım düşünceleri halka yaymak amacı güdüldüğünden, “seci” ler atılmış, asıl düşünce ile ilgisi bulunmayan doldurma sözlere yer verilmemiş, düşünceler sayfalarca süren uzun cümleler yerine kısa cümlelerle anlatılmaya çalışılmıştır.
  • f.Tanzimat edebiyatı nazmında şiirin konusu genişletilmiş, günlük hayatla ilgili her türlü olay, duygu ve düşünce şiir konusu olarak seçilmiştir; İlk zamanlarda Divan edebiyatı nazım biçimlerinin dışına pek çıkılmamış, yeni düşünceler eski biçimler içinde söylenmiş (Ziya Paşa, Namık Kemal v.b.) ise de sonraları eski biçimler büsbütün bırakılarak yeni biçimler kullanılmaya başlanmıştır (Recaizâde Mahmut Ekrem, özellikle Abdülhak Hamit, v,b.) ; yeni nazım biçimleri ilkin Fransızca’dan yapılan manzum çevirilerde görülmüş, telif şiirlerde çok sonra kullanılmıştır; beyitlerin başlı başına birer bütün olmasıyla yetinilmeyip, bütün mısralar aralarında bir anlam bağı bulunmasına, Divan şiirindeki “parça güzelliği” anlayışı yer yine şiirin baştan sona kadar belli bir düşünce etrafında gelişmesine; yani “konu birliği” ne ve “bütün güzelliği” ne önem verilmiştir: genel olarak aruz vezni kullanılmakla birlikte, Türk’lerin tabiî ve ulusal vezninin hece vezni olduğu anlaşılmış, bu vezinle yazmaya tarafçılık edilmiş (Ziya Paşa, Namık Kemal, Ahmet Cevdet Paşa v.b)

BİRİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATININ ÖZELLİKLERİ

Bu dönem, demokratik hak ve özgürlüklerin sı­nırlı da olsa kullandığı zamana rastlar.  1860′da ilk özel Türk gazetesi Tercüman-ı Ahval’ın çıkarılışı ile başlar.

Birinci dönem Tanzimat Edebiyatının özellikleri:

  • 1. Bu döneme ” sanat, toplum içindir.” Anlayışı egemendir. Sanatçılar, bu yüzden, sanatı toplumu eğitmede. Batı kültür öğelerini tanıtmada bir araç olarak görmüşlerdir.
  • 2. Sanatçılar, o döneme kadar edebiyatımızda görülmeyen roman, öykü, tiyatro, makale, eleştiri, gazete, .gibi düzyazı türlerini edebiyatımıza soka­rak, düzyazının her alanında eserler vermeye ça­lışmışlardır. Bu ürünler ilk kez denendiğinden, takli­de dayalı olduğundan, sanatsal nitelikleri oldukça zayıftır.
  • 3. Sanatçılar, sade bir dille yazmayı amaçlama­larına karşın, köklü alışkanlıkları nedeniyle bu ama­cı yeterince uygulayamamalardır.
  • 4. Edebiyatta, Fransız Devrimi’nin yaydığı, yurt, ulus, adalet, hukuk, eşitlik, özgürlük… gibi kavramlar kullanılmıştır.
  • 5. Şiirin konusu genişlemekle birlikte, divan edebiyatı nazım biçimleri ( gazel, kaside, terkib-i bent….) aynen kullanılmaya devam etmiştir.
  • 6. Şiirlerinde, genelde aruz ölçüsü kullanılmaya devam edilmiş ancak, hece de denenmiştir.
  • 7. Divan şiirinde görülen parça güzelliği anlayışı yerini, konu birliğine, bütün güzelliğine bırakmaya başlamıştır. Kasidenin bölümleri kaldırılmıştır.
  • 8. İlk dönem şiirinde, siyasal ve toplumsal so­runlar, şiirin ana konusunu oluşturmuştur.
  • 9. Bu dönem roman ve öyküsü teknik yönden yetersiz, zayıf ve kusurludur. Betimlemeler aşırı ve abartmalıdır. Kişiler, iyi ve kötüler olmak üzere tek yönlü olarak ele alınmıştır. Sanatçılar, kişiliklerini eserlerine yanıtmışlar konuyu yer yer keserek kendi duygu ve düşüncelerini açıklamışlardır.
  • 10. Roman konuları; alafrangalık Özentisi, köle ticareti, görücü usulüyle yapılan evlilikler sonucu yaşanan aile sarsıntılarıdır.
  • 11. Batılı anlamda tiyatro bu dönemde edebiya­tımıza girdi. Öncesinde, Karagöz ve Ortaoyunu gibi yazılı metne dayanmayan, sahne ve dekor gibi öğeleri kapsamayan türleri görüyoruz.
  • Tiyatronun etkisine inanan Tanzimat’ın birinci dönem sanatçıları bu alanda, dil ve sahne tekniği yönünden başarılı örnekler verdiler. Eğlence ile toplumsal yararı birleştirerek toplumsal eğitimi amaçladılar. Dramları romantizmin, komedileri de klasizmin etkisiyle yazdılar.
  • 12. Divan düz yazısının süslü – sanatlı anlatımın, yerini bu dönemde düşünce özü taşıyan bir anlatı­ma bırakmaya başladı. Cümleler kısaldı ve ilk kez noktalama işaretleri kullanıldı.
  • 13. Tanzimat’ın birinci döneminde gazetecilik önemsenmiş, halkla iletişim kurmada önemli bir araç sayılmıştır.
  • 14. Eleştiri de edebiyatımıza Tanzimat’la girmiş­tir. İlk dönemdeki eleştiriler, edebiyatımızı modern­leştirmeyi, eski edebiyatı yıkarak, yeni edebiyatı yerleştirmeyi amaçlamıştır.
  • 15. Fransız edebiyatını örnek alan birinci dönem Tanzimat sanatçılarının başlıcaları İbrahim Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Vefık Paşa, Şemsettin Şemsi’dir.
  • Bu sanatçılardan Şinasi ve Ahmet Vefık Paşa klasisizmin, Namık Kemal ve Ahmet Mithat Efend de romantizmin etkisinde kaldılar.

İKİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATININ ÖZELLİKLERİ

1876′da açılan I. Meşrutiyet Meclisi 1877′de ll. Abdülhamit tarafından, Osmanlı – Rus Savaşı gerekçe gösterilerek kapatılır. Anayasa yürürlükten kaldırılır. Aydınlar üzerinde bir baskı, sürgün ve jurnal dönemi başlar. Bu baskı sonucu yıldırılan, etkisizleştirilen sanatçılar, toplumsal konulan bırakarak bireysel ko­nulara yönelirler.

İkinci dönemin başlıca özellikleri şunlardır:

  • 1. Bu döneme ” sanat sanat içindir” ilkesi ege­mendir. Toplumu sanat ürünleriyle dönüştürme, bir yana bırakılıp, sanatsal kaygılar ön plana çıkarılır.
  • 2. Şinasi’nin başlattığı dilde sadeleşme çabaları bütünüyle duraklar. Dil ağırlaşır. Açık anlatım yerini kapalı ve sanatlı anlatıma bırakır.
  • 3. Gazetecilik, ilk dönemdeki toplumsal etki ve işlevini yitirir. Gazetelerdeki siyasal ve toplumsal içerikli yazılar yerini günlük sıradan olaylara bırakır. Toplumsal makalenin yerini de edebi makale alır.
  • 4. Yazılan tiyatro eserleri sahne tekniğine uygun değildir. Oynamak için değil, okunmak için yazılırlar. Bireyin dünyası ön plana çıkarılır. Toplumu eğitici yanı yiter.
  • 5.Birinci dönemdeki gibi hece denenmekle bir­likte aruz yine egemenliğini sürdürmüştür. Birinci dönemde de kullanılan Divan edebiyatı nazım bi­çimleri bırakılmaya başlanmıştır
  • 6. Şiirin konusu genişletilmiş; ölüm, karamsarlık, aşk, felsefi düşünceler tema olarak seçilmiştir. Sa­natçılar, güzel olan her şey şiirin konusu olabilir anlayışını savunmuşlardır. Bu dönem şiiri Servet-i Fünun şiirine de esin kaynağı olmuştur.
  • 7. Roman ve öykü tekniği daha da gelişir. Birinci dönem göre daha nitelikli ürünler vermeye başla­mıştır. Betimlemeler ilk döneme göre daha da öl­çülüdür. Realizm akımının etkisiyle gözleme önem verilmiş, olay ve kişiler daha gerçekçi anlayışla anlatılmıştır.
  • 8.Nabizade Nazım Natüralizmden, Recaizade Mahmut Ekrem ve Samipaşazade Sezai realizm­den, Abdülhak Hamit Tarhan ise romantizmden etkilenmiştir.
  • 9. Tazimatın ikinci döneminde ürünler veren Muallim Naci Divan edebiyatının tek savunucusudur.
  • 10.Tanzimat’ın ikinci kuşak sanatçıları, Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Samipaşazade Sezai, Nabızade Nazım, Muallim Naci, Direktör Afi Bey ve Ahmet Cevdet Paşa’dır.