Ünlem

Ünlem

Ansızın ortaya çıkan “sevinç, hayret, acıma, şaşma, kızgınlık” gibi duyguları anlatan sözcük­lere ya da seslenme sözcüklerine “ünlem” denir.

“Ay, ah, oh, öf, oy, a, aaa, e, eee, eh, ha, hah, hay, vay, eyvah, vah, ooo, haydi, aman, bre, hey, hişt, ey, kışt, deh” gibi sözcükler ünlem olarak kullanılabilir.

Ünlemler ikiye ayrılır:

Duygu belirtenler:

Of, bu ne kötü bir meslek! (bıkkınlık)

Oh, dünya varmış! (rahatlama)

Vay, ne güzel bir kazak! (beğenme)

Aman, şimdi bir kaza olacak! (korku)

Evleri soyan sendin ha! (şaşma)

Seslenmeler:

Hey, oradaki sarışın genç!

Hişt, Aysel biraz bana yardım et!

Eyy, bu vatan için savaşan insan!

  • Ünlemden sonra cümle devam ediyorsa ünlemden sonra virgül, cümlenin sonuna ise ünlem işareti konur. Ancak ünlemden sonra cümle bitiyorsa ünlem işareti, ünlemden sonra konur:

Aaa, Ayşe bayıldı!

Aaa! Beni niçin aramadın?

Hey, uzun boylu olan!

Hey! Uzun boylu olan.

İPUCU:

Ünlem işaretinden sonra büyük harfle başlanır.

HATIRLATMA:

Bazı sözcükler tamamen ünlem özelliğine sahipken bazıları da kullanılan cümlede ünlem özelliği kazanır. Bu açıdan ünlemler asıl ünlemler ve geçici ünlemler diye de sınıflandırılabilir: “Tanrım, bu ne güzellik!” cümlesindeki “Tanrım” sözcüğü sadece bir cümlede ünlem özelliği kazanmış bir sözcüktür.