TEZAT (KARŞITLIK)
 ♦ Birbirinin karşıtı olan düşünce, duygu, hayal ve durumların bir arada gösterilmesine “tezat” denir.
 ♦ Tezat sanatı, karşıt anlamlı sözcükleri birlikte kullanmaya değil; zihinde bir aykırılığı, çelişki ya da karşıtlığı düşündürmeye dayanır. Bu nedenle, örneğin “Güneşin doğuşu da batışı kadar güzeldir.” cümlesinde “doğuş” ve “batış” karşıt anlamlı sözcükler oldukları halde tezattan söz edilemez. Buna karşılık, “Ben de gördüm güneşin doğarken battığını.” cümlesi, zihinde bir aykırılık oluşturduğundan tezatlı bir ifade sayılır.
Öyle bir devim ki, ben hakikatte pireyim
  Bir delik gösterin de utancımdan gireyim
 N. Fazıl Kısakürek
 (Bu dizelerde dev olmakla pire olmak ve bu deliğe girmek arasında tezat vardır.)
Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü
  Kar değil gökyüzünden yağan, beyaz ölümdü
 F. Nafiz Çamlıbel
 (Yukarıdaki dizelerde “beyaz karanlık” sözü, zihinde bir aykırılık oluşturduğu için tezat örneğidir.)
Hangi pencereye koşarsan koş
  Aynı siyah güneş gökyüzünde
 Ahmet Muhip Dıranas
Ak alnında kara duran yazımı
 Faruk Nafiz Çamlıbel
Ardında bir beşik bırakır
  her giden tabut
 Faruk Nafiz Çamlıbel
Taçlar bile cihanda eğilen başlarındır.
 Faruk Nafiz Çamlıbel
Niçin bir damlacık göğsünde bir umman huruşandır? (okyanus)
 Mehmet Akif Ersoy
Ya gezen bir ölü yahut gömülen bir diriyim
  Mumyadır canlı da cansız da bu kabristanda
 Faruk Nafiz Çamlıbel
Ben ki toz kanatlı bir kelebeğim
  Minicik gövdeme yüklü Kafdağı
 Necip Fazıl Kısakürek
Dağlar çiçek açar
  Veysel dert açar
 Aşık Veysel