Günlük

GÜNLÜK (GÜNCE – JURNAL – RUZNÂME)

  • ♦ Günlük, bir kişinin günlük yaşamını türlü ayrıntılarla yansıttığı yazı türüdür.
  • ♦ Günlük, günü gününe yazılır ve yazıldığı günün tarihi yazının başında, sağ köşede belirtilir.
  • ♦ Günlük yazarı günlüğüne istediğini yazmakta özgürdür; ancak çoğu günlük yazarı, günlüğünde iç dünyasını konu edinir; kendi duygu, düşünce, hayal ve isteklerinden söz eder.
  • ♦ Gerçeğe bağlılık, içtenlik, doğallık gibi özellikler günlüğün değerini belirler. Özellikle yazarın kendisinden, sevdiği kişilerden söz ederken açık sözlü olması, gerçekleri gizlemeden bütün çıplaklığıyla yansıtması, iç dünyasını doğrusuyla yanlışıyla çekinmeden sergilemesi günlüğü çekici kılar.
  • ♦ Günlük yazarı, günlüğünü okunmak amacıyla yazmaz. Anlatımdaki içtenlik ve doğallık da zaten bu tutumun bir sonucudur. Günlüklerin, yazarının ölümünden sonra yayımlanması da yine yazarın aynı tutumundan kaynaklanır.
  • ♦ Yayımlanmak amacıyla yazılan günlükler de vardır. Bunlar genellikle dışa dönük günlüklerdir. Bu tür günlüklerde yazar kendisinden, iç dünyasından söz etmez.
  • ♦ Batı’da sanatçılardan politikacılara, askerlerden din adamlarına pek çok ünlü kişi, günlük tutmuş; bunların çoğu kitap olarak yayımlanmıştır. Bizim edebiyatımızda ise günlük türü pek gelişmemiştir. Divan edebiyatı döneminde olayların günü gününe tutulduğu vakayinameler daha çok tarih niteliği taşımaktadır. Tanzimat Dönemi‘nde bu türde ilk örnek sayılan Direktör Ali Bey‘in “Seyahat Jurnali” (1898) bir gezi günlüğüdür. Ömer Seyfettin‘in 1926’da yayımlanan Ruzname‘si ise ilk ciddi günlük örneğidir. Günlük asıl gelişimini 1950’den sonra göstermiş; Nurullah Atacın “Günce”si, Salah Birselin “Günlük”ü, Oktay Akbal‘ın “Geçmişin Kuşları” ilk önemli örnekler olmuştur.