9. Sınıf Dil ve Anlatım Telaffuz (Söyleyiş)

TELAFFUZ (SÖYLEYİŞ)
Bir kişi, ana dilinin dışında başka bir dili öğrenip bu dille ilgili bilimsel araştırmalar yapabilir. Söz gelimi bugüne dek farklı milletlerden pek çok kişi Türkçeyi öğrenmiş, incelemiş ve Türkçeyi konu alan eserler yazmıştır. Fakat bu kişilerin çok büyük bir bölümü konuşmaya başladılar mı ana dili Türkçe olan, bu topraklarda doğup büyüyen hemen herkes, bu kişilerin ana dilinin Türkçe olmadığını anlar. Çünkü bu kişiler Türkçeyi çoğunlukla Türkçenin konuşulduğu doğal bir çevrede değil, kendi ana dillerini öğrendikten sonra okulda ya da üniversitede öğrenmişlerdir. Bu da o kişilerin kelimeleri doğru telaffuz etmelerini, vurguları doğru hece ve kelimeler üzerinde yapmalarını, seslerinin tonunu, duygu ve düşüncelerine göre ayarlamalarını zorlaştırmıştır.

Türkçe kelimelerin doğru ve güzel telaffuz edilmesi, vurgu ve tonlamaların hatasız yapılması için Türkçenin doğru ve güzel konuşulduğu ortamlarda uzun süre bulunmak ve buralarda Türkçe konuşmak gerekir. Kelimeleri doğru telaffuz eden kişilerle bir arada bulunmak, bu kişilerin konuşmalarını kaset ya da CD’den defalarca dinlemek ses terbiyesinin kazanılmasında önemli rol oynar.
Konuşma sırasında bütün kelimeler aynı tonda söylenmez; yaşanan duygu hâline ve karşıdaki kişide uyandırılmak istenen etkiye göre sese bir akış, telaffuza bir doğallık kazandırılır. Konuşmada sesin duyguları belirtecek biçimde yükseltilip alçaltılmasına tonlama denir.
Tonlamanın doğru yapılmadığı, söz gelimi bütün kelimelerin aynı tonda söylendiği bir konuşmada, doğallıktan söz edilemez. Böyle bir konuşma yapmacıklı bir hâl alır. Bu da konuşan kişinin samimiyetini ve inandırıcılığını zayıflatır.

NOT:  Şarkılarda olduğu gibi konuşmada da seslerin ton dereceleri vardır. İnsan sesi yükseklik bakımından kalın, orta, tiz olmak üzere üçe ayrılır.

Bir kelimede hecelerden birinin ya da bir cümlede kelimelerden birinin diğerlerine göre daha baskılı, daha kuvvetli söylenmesine vurgu denir. Her dilin kendine özgü bir vurgu sistemi vardır.

Telaffuzda vurgu ve tonlama kadar duraklama da son derece önemlidir. Duraklama konuşmada, anlamın gerektirdiği yerde kelimeler arasında belli ses kesintileri oluşturmaktır. Bu ses kesintilerinin doğru yapılabilmesinin soluk alıp vermeyle sıkı bir ilişkisi vardır. Duraklamalar, yazı dilinde büyük ölçüde noktalama işaretleriyle karşılanır.

Konuşurken ve yazarken aynı sesin veya çıkış yeri bakımından birbirine yakın seslerin tekrarı, telaffuzu güçleştirir. İnsan hançeresinden aynı veya yakın kaynaklardan çıkan seslerin bir kelimede veya birbirine yakın kelimelerde kullanılması, ifadenin ses bakımından kusurlu olmasına neden olur.

Daha az kelimeyle kurulabilecek zincirleme isim tamlamalarını uzatarak tamlayan ekini her kelimeden sonra yinelemek ve aynı ekle yapılan birden çok tamlamayı bir cümlede art arda kullanmak, ifadeyi ses bakımından kusurlu kılar.
Ünsüz yumuşaması, ünsüz sertleşmesi, ünlü daralması gibi ses olaylarını gerçekleştirmeden konuşmak ve gerektiği hâlde ulama yapmamak da telaffuzun kusurlu olmasına neden olur.

Kelimelerin doğru telaffuzunda boğumlamanın da büyük etkisi vardır. Boğumlama; hecelerin, gerekli ses değerlerine uygun; doğru, güzel ve iyi anlaşılabilecek şekilde söylenmesidir. Bunun sağlanması için seslerin ses yolundaki boğumlanma noktalarından doğru telaffuz oluşturacak şekilde çıkmaları gerekir. Konuşma esnasında bazı sesleri ve heceleri atlamak ve değiştirmek boğumlama kusurlarına neden olur.