Anlatmaya Bağlı Metinlerde Gelenek

Coşku ve heyecana bağlı metinlerde görüldüğü gibi her edebî metin, yazıldığı dönemin etkileriyle oluşur. Anlatmaya bağlı metinlerin de yazıldıkları dönemin koşullarından etkilenmemesi düşünülemez. Dolayısıyla anlatmaya bağlı bir metni anlamaya çalışıp değerlendirirken onu kendi zamanından bağımsız olarak düşünmemeliyiz. Örneğin Namık Kemal‘in İntibah adlı romanını okurken, bu metnin Tanzimat döneminin koşullarında üretildiğini dikkate almamız gerekir.

Metnin oluşumunu etkileyen koşullar arasında muhakkak ki metnin bağlı olduğu gelenek de bulunur. Her edebî metin, bir geleneğe bağlıdır ve o geleneğin bir uzantısıdır. Yine Namık Kemal’in İntibah adlı romanından örnek verelim. Günümüz okuyucusu İntibah’ı okuduğunda haklı olarak beğenmez, romanın çok acemice yazıldığını düşünür. Fakat bu haklılık Namık Kemal’i yeteneksizlikle suçlamayı gerektirmez. Namık Kemal’den Orhan Pamuk gibi, Orhan Kemal gibi ya da Refik Halit gibi yazmasını bekleyen okuyucu, edebî metin ile gelenek arasındaki ilişkiyi bilmiyor demektir. Namık Kemal, intibah’ı yazarken edebiyatımızda bir roman geleneği mevcut değildi. Önünde yararlanacağı, hatalarını bulup eleştireceği bir Türk romancısı yoktu. O, roman türünü Batı’da görmüş; doğrusu, karşılaştığı bu yeni dünyada roman türünü gelişim süreci içinde tanıması mümkün olmamıştı. Victor Hugo gibi birkaç yabancı yazardan ibaretti onun roman kültürü. Onları da tam olarak anlamış değildi büyük ihtimalle. Namık Kemal’in yerinde Orhan Pamuk olsaydı kuşkusuz onun durumu da Namık Kemal‘den farklı olmazdı. Çünkü aynı koşullar Orhan Pamuk için de geçerli olacaktır. Bireysel yetenek farklılığı ise bu koşulları değiştirmeye yetmeyecektir.

Bir başka örnekte metinle gelenek arasındaki ilişkiyi biraz daha netleştirebiliriz. Edebiyat tarihine yabancı olmayan herkes Halit Ziya Uşaklıgil‘in romanlarında Ahmet Mithat Efendi‘nin değil de Namık Kemal’in etkileri olduğunu bilir. Gerçekten de Halit Ziya’nın romanları, Namık Kemal-Samipa şazade Sezai-Recaizade Mahmut Ekrem geleneğinin devamı niteliğindedir. Bu yazarlarla Halit Ziya’nın romanları arasında tema, yapı, dil ve anlatım bakımlarından bağlantılar kurabilir; Halit Ziya’nın bu yazarlardan etkilendiğini söyleyebiliriz. Tabii bir de Flaubert gibi Batılı romancılar vardır onu etkileyen. Örneğin Aşk-ı Memnu romanı ile Madam Bovary arasında bazı ilişkiler olduğu açıktır.