KEMAL TAHİR (1910 – 4974)
istanbul’da dünyaya geldi. Deniz subayı olan babası Sultan 2. Abdülhamit’in yaverlerindendi. Galatasaray Lisesi’ni 10. sınıfta bırakarak hayata atıldı. Avukat kâtipliği, Zonguldak Kömür İşletmelerinde ambar memurluğu yaptı, istanbul’da farklı gazetelerde düzeltmenlik, röportaj yazarlığı, çevirmenlik, sekreterlik, yazı işleri müdürlüğü yaptı. Nazım Hikmet’le birlikte yargılandığı Donanma Komutanlığı askeri mahkemesince tutuklanarak “askeri isyana teşvik” suçlamasıyla on beş sene hapse mahkûm edildi. Çankırı, Çorum, Kırşehir, Malatya ve Nevşehir cezaevlerinde hapis yattı(1938-1950). Genel af yasasıyla serbest kaldı. Yaklaşık 13 yıl ayrı kaldığı istanbul’a döndükten sonra iktisadi konularda yazılar yazdı, çeviriler yaptı. 6-7 Eylül olayları sırasında gözaltına alındı ve 6 ay daha hapis yattı. 1957-1958 senelerinde Aziz Nesin ile beraber kurdukları Düşün yayınevini yönetti. 1960’tan sonra bütünüyle edebiyata yöneldi ve yaşamını romanlarının geliriyle sürdürdü. 21 Nisan 1973 te istanbul’da hayata gözlerini yumdu.
♦ Eserleri en çok tartışılmış roman yazarlarından biridir. Osmanlı toplum yapısının Batı toplumlarının gelişme süreciyle açıklanamayacağını, kölecilik ve feodalizmden çok farklı ve insancıl bir temel üzerine kurulduğunu ileri sürmüş; eserlerinde “Türk insanı ve Türkiye özeli” düşüncesini ortaya çıkarmaya gayret göstermiştir.
Batılılaşmayı “gerekli altyapısı olmayan bir topluma, soyut ve biçimsel bir üstyapı getirme çabası” olarak değerlendirmiş; köklü bir ekonomik ve toplumsal devrim yapılmadan başlatılan tepeden inme uygulamaların taklitçilikten öte gitmeyeceğini ileri sürmüştür.
Türk insanının ve toplumunun Batı insanına ve toplumuna benzemediği gibi Türk romanının da Batı romanına benzememesi gerektiğini düşünmüştür. Ona göre Türk romancısı, eserlerinde Türk toplumunun tarihini, kültürünü, sosyolojik yapısını incelemelidir.
“Sağırdere”, “Körduman”, “Köyün Kamburu” gibi romanlarında köy ve köylü sorunlarına eğilmiş; “Rahmet Yolları Kesti” ve “Yedi Çınar Yaylası”nda ağalık ve eşkıyalık olgusunu incelemiştir.
Birçok romanında Türk tarihi ve özellikle yakın tarihin olayları üzerinde durmuştur. En çok tartışılan eserlerinden biri olan “Devlet Ana“, kuruluş sürecindeki Osmanlı toplumu ve yönetim sistemiyle ilgili düşüncelerini yansıtır. İstanbul’u bir çerçeve gibi alıp Türklerin Osmanlılıktan Cumhuriyet’e geçişini incelediği şehir romanları dizisinin ilk kitabı “Esir Şehrin İnsanları” Mütareke Dönemi İstanbul’una ayna tutar. “Kurt Kanunu” Atatürk’e karşı düzenlenmek istenen İzmir Suikastını, “Yorgun Savaşçı” Anadolu’daki başsız, öndersiz ulusal güçlerin birleşip Ulusal Kurtuluş Savaşı’na başlamasına kadar geçen dönemi anlatır. “Bozkırdaki Çekirdek” ise köy enstitüleri gerçeğini konu alır.
Ekonomik zorluklar nedeniyle aynı zamanda çevirilerini yaptığı Mayk Hammer serisi için yeni kitaplar da yazmıştır.
Eserleri
Hikâye
- Göl İnsanları
Roman
- Sağırdere,
- Esir Şehrin İnsanları
- Körduman,
- Rahmet Yolları Kesti
- Yediçınar Yaylası
- Köyün Kamburu
- Esir Şehrin Mahpusu
- Kelleci Mehmet
- Yorgun Savaşçı
- Bozkırdaki Çekirdek
- Devlet Ana,
- Kurt Kanunu
- Büyük Mal,
- Yol Ayrımı
- Namusçular
- Karılar Koğuşu
- Hür Şehrin insanları
- Dam Ağası
- Bir Mülkiyet Kalesi