Nasrettin Hoca ve Fıkraları

NASRETTİN HOCA ve FIKRALARI

♦ 1208’de doğduğu ve 1284’te 76 yaşında öldüğü söylenmekle birlikte hayatı hakkında kesin bilgiler yoktur. Doğum yeri Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinin Hortu köyüdür, imam olan babası ölünce geleneğe uymamış, babasının görevini üstlenmeyerek Akşehir‘e gitmiştir. Bir rivayete göre Konya’da medrese öğrenimi görmüştür.

Kadılık ve müderrislik yapmış olsa da refah içinde bir hayat sürmemiştir. Ancak doğru sözlü, düşüncelerini açıkça söyleyen, nükteci, hazırcevap, yaratıcı kişiliğiyle çevresinden sevgi ve saygı görmüş; zamanla kişiliği ve hatırası etrafında sözlü gelenekte oluşan fıkralarıyla Türk halkının tebessüm kaynağı olmuştun Nasrettin Hoca tipi bu fıkralarda farklı yaşam tarzları ve dünya görüşleri arasındaki ikilemi ve çatışmayı yansıtan bir ayna gibidir. Hoca bir yandan kökeni dolayısıyla köylü, diğer yanda da eğitimi dolayısıyla medreseli, şehirlidir. Eşeği onun köylülüğünü simgelerken kavuğu da resmî din adamı kimliğini vurgular.

Yazılı olarak kaydedilmiş ilk Nasrettin Hoca fıkralarına Hoca’nın ölümünden 200 yıl sonra, 15. yüzyılda rastlanır. Ebu’L Hayr-ı Rumi‘nin yazdığı Saltukname, Lamiî Çelebi‘nin Letaif adlı eserleri Nasrettin Hoca ile ilgili fıkralara yer veren ilk eserlerdir. Sadece Nasrettin Hoca fıkralarından oluşan yazmalar ise 16. yüzyıldan itibaren görülür.

Nasrettin Hoca, sanatının felsefesini hikâyeleri ile açıklayan değerli bir halk sanatçısıdır; ancak o, sanatının , ürününü sunarken müzikçiter gibi armoniyi, ressamlar gibi rengi, heykeltıraşlar gibi mermer ya da tuncu değil, kendi yoksul hayatının olaylarını işlemiştir. Böyle olunca onun kişiliğinde canlanan “Anadolu Türk Halkı Mizahı“, yorgun bir zihnin düşüncelerini boşaltan, dilimizin güçlü bir deyimi ile “lala paşa eğlendiren” bir mizah değildir. ‘ Nasrettin Hoca mizahı, bunun aksine, Türk halkının sorunlarıyla beraber yürüyen, toplum eğitimine yönelmiş, yapıcı bir mizahtır. Türk halkı yüzyıllar boyunca dertlerini bu mizahla unutmuş, bu mizahla avunmuş, mutlu günlerinde bu mizahın sevinciyle yaşamıştır.