İletişim Nedir İletişimin Öğeleri Nelerdir?

İletişim Nedir İletişimin Öğeleri Nelerdir?

Bu sayfada Gönderici Alıcı Kanal Kod (Şifre) İleti Gösterge gönderge bağlam kavramlarını öğreneceksiniz.

İnsan, doğası gereği, duygu, düşünce, hayal, amaç, ilke, niyet, tecrübe, gözlem vb.ni başkalarına anlatmak, onları da bunlardan haberdar etmek ister. Aslında bu, tek yönlü bir istek değildir. İnsan bir ta-raftan haberdar etmek isterken bir taraftan da haberdar olmak, yani başkalarının amaç, duygu, düşünce, hayal, ilke, niyet, tecrübe ve gözlemlerini öğrenmek ister. İki yönlü bu istek, iletişim eyleminin özünü oluşturur.

İletişim; duygu, düşünce, hayal, bilgi, amaç, ilke, niyet, tecrübe, gözlem vb.nin akla gelebilecek her türlü yolla (ses, yazı, davranış, görüntü vb.) başkalarına aktarılmasıdır.

İnsanoğlu iletişim ihtiyacını karşılamak için en eski çağlardan beri çeşitli yollar aramış, bu isteği gerçekleştirmek için de çeşitli iletişim sistemleri kurmuş ve kullanmıştır. Bu sistemler içinde en gelişmiş olanı dildir. Seslerden oluşan bir iletişim sistemi olan dil, kendimizi ifade etmemize, iletilerimizi etkili ve anlaşılır şekilde başkalarına aktarmamıza olanak sağlar.
Her türlü iletişimde bir gönderici ile bir alıcı bulunur. Belli bir göndergeyi ifade eden her ileti, belli bir bağlamda alıcıya ulaştırılır. İletişimde gönderici ile alıcı arasında ilişkiyi sağlayan bir kanal vardır. İletiler bu kanaldan bir şifre (kod) aracılığıyla alıcıya gönderilir. Şimdi bu kavramları inceleyelim.

1. Gönderici: İletiyi hazırlayıp muhatabına sunan kişiye gönderici denir. İki kişi arasında gerçekleşen sözlü bir dilsel iletişimde, gönderici, konuşan kişidir. Yazılı iletişimde gönderici, metnin yazarıdır.

2. Alıcı: İletinin sunulduğu kişiye alıcı denir. Bir konuşmanın dinleyicileri, bir metnin okuyucuları; iletişim tablosunda alıcı olarak gösterilir.

3. Kanal: İletilerin gönderilmesi için kullanılan somut araçlara kanal denir. Üzerine bir şeyler yazılmış bir taş parçasından bir bilgisayar ekranına, bir CD’den bir kitap sayfasına kadar pek çok kanal vardır. Sözlü bir dilsel iletişim olan konuşmada kullanılan kanal, ses dalgalarıdır.

4. Kod (Şifre): İletinin üretildiği şifreleme sistemine kod denir. Her dil, belli iletilerin aktarılmasını sağlayan, kendi içinde kuralları olan, ancak o kuralları bilenlerin anlayabildiği, iletilerini çözebildiği bir şifreleme sistemidir.

5. İleti: Göndericinin göstergelerden yararlanarak alıcıya ilettiği bilgi, duygu, düşünceye ileti denir.

6. Gösterge: İletilerin oluşturulmasında kullanılan gösterge, kendi dışında bir başka şeyi gösteren, düşündüren, zihnimizde onun yerini alabilen her türlü nesne, görünüş ya da olgudur. Bir nesne, görünüş ya da olgunun, kendi dışında bir başka şeyin yerini alarak bir göstergeye dönüşmesini birkaç örnekle açıklayalım:

Fiziksel bir varlık olarak banknot (kâğıt para), gelişmiş bir baskı yöntemi kullanılarak matbaada oluşturulan bir kâğıt ürünüdür. Yani para, sonuçta bir kâğıt parçasıdır. Ama gerçek hayatta öyle değildir. Çünkü o kâğıt parçası, gerçek hayatta kendisi (kâğıt olması) dışında başka bir şeyin yerini tutmakta, kâğıt olmasının çok ötesinde bir anlam taşımakta, kendisi dışında bir başka şeyi göstermekte, düşündürmekte, onun yerini almaktadır. O hâlde para, bir göstergedir. Bir kişinin o kâğıtlara az ya da çok sahip olması ya da onda bu kâğıtlardan hiç olmaması da bir göstergedir.

Göstergeyle ilgili şöyle bir örnek de verebiliriz: Asker ve polislerin üniformalarında belli işaretler yer alır. Aslında bu işaretler, tek başlarına düşünüldüklerinde birer geometrik çizimden ibarettir. Ama bunlar, o üniformalarda yer aldıklarında kendileri (çizgi, yıldız, çelenk çizimleri) dışında başka bir şeyi karşılar, başka bir şeyin yerini tutar, kişilerin rütbelerini ifade ederler. O hâlde bunlar da birer göstergedir. Çünkü bu çizimler, çizim olmalarının ötesinde başka bir anlam ifade etmektedirler.

Bir nesne, görünüş ya da olgunun, kendi dışında bir başka şeyin yerini alarak bir göstergeye dönüşmesini açıklamak için şu örneği de verebiliriz: Beyaz bir bez, başka bir şeyi düşündürmediğinde, başka bir şeyin yerini tutmadığında, yani sadece kendisi olduğunda beyaz bir bezdir. Bu bez temizlik için de bir yarayı sarmak için de kullanılabilir. Ama bu bez, bir savaş esnasında kullanıldığında teslim olmayı ya da görüşme yapma isteğini bildirir. İşte o zaman, bu beyaz bez, bir beyaz bez olmasının ötesinde başka bir anlam ifade eder, kendisi dışında başka bir şeyin yerini tutar, bir göstergeye dönüşür.

Göstergeler dil göstergeleri ve dil dışı göstergeler olmak üzere iki ana başlık altında toplanır. Kelimeler, birer dil göstergesidir.

Söz gelimi “kitap” kelimesi bir dil göstergesidir. Bu kelime, kendi dışında (k, i, t, a, p seslerinden oluşan bir ses grubu olmasının dışında) somut dünyada var olan bir gerçekliğin, yani “ciltli ya da ciltsiz olarak bir araya getirilmiş, basılı veya yazılı kâğıt yaprakların bütünü”nün yerine geçtiği, dilde onun yerini tuttuğu için bir göstergedir. Yani bir nesne olarak kitabın kendisi başka, onun dildeki karşılığı başkadır.

Her gösterge bir gösteren ile bir gösterilenden oluşur. Dil göstergeleri olan kelimelerin gösterenleri, onların sesteki ya da yazıdaki karşılıklarıdır.
Yani kulağımızla duyduğumuz “k. i. t. a. p.” sesi ya da gözümüzle gördüğümüz “kitap” yazısı, “kitap” göstergesinin gösterenidir. Gösterilen ise bir dil göstergesini duyduğumuzda o göstergeyle ilgili olarak zihnimizde beliren içerik, anlam ve açıklamadır.

Kitap” göstergesinin gösterenlerini algıladığımız, yani “k. i. t. a. p.” sesini duyduğumuz ya da “kitap” kelimesini bir metin içinde gördüğümüzde zihnimizde oluşan kitap kavramı, “kitap görüntüsü”; “kitap” göstergesinin gösterilenidir.

6. Gönderge: Bir göstergenin gerçek dünyadaki karşılığına gönderge denir. Gönderge, kendisinden söz edilen nesne, kişi ya da kavramın kendisidir. Söz gelimi, “masa” kelimesi bir gösterge, masanın kendisi ise bir göndergedir.

7. Bağlam: İletişimde görev alan unsurların (gönderici, alıcı, ileti, kanal, kod, gönderge) birlikte meydana getirdikleri ortama bağlam denir. Her iletişim bir bağlamda gerçekleşir. İletişimde görev alan unsurların herhangi birinde meydana gelen herhangi bir değişiklik iletişimin bağlamının da değişmesine neden olur.

Bir iletişimde görev alan unsurlardan beşi değişmese, sadece biri değişse iletişimin bağlamı değişir. Söz gelimi bir ileti farklı alıcılara iletildiğinde ya da aynı ileti aynı kişiye farklı zamanlarda iletildiğinde iletişimin bağlamı değişmiş olur. Bu da alıcıların o iletileri farklı şekillerde algılamasına neden olabilir.

Bir ileti hangi zaman diliminde söylenmiş, o iletiden önce ve sonra hangi iletiler oluşturulmuş, iletişim nasıl bir ortamda meydana gelmiş, iletiyi gönderen ve alan kişilerin o anki psikolojik, ekonomik, sosyal vb. durumları nasıldır, bütün bunlar iletişimin gerçekleşmesinde rol oynayan, dolayısıyla da iletişimin bağlamını belirleyen etkenlerdir.

Şimdi de iletişimde görev alan unsurları bir örnek üzerinde gösterelim. Bir gazete yazısında geçen “Türkiye’de trafik kazaları artıyor.” cümlesini ele alalım. Bu iletişimde göndericiyazar“, alıcı ise “okuyucudur“.

İleti, bir saptama olan “Türkiye’de trafik kazaları artıyor.” yargısıdır. Bu iletişimde kullanılan kanal, “gazete sayfası”; kod ise gönderici ve alıcının ortak dili olan Türkçedir. İletinin gönderme yaptığı durum (gönderge), dil dışı bir gerçekliktir. Bu dil dışı gerçeklik (Türkiye’de trafik kazalarının artması), dört dil göstergesi (Türkiye, trafik, kazaları, artıyor) ile ifade edilmiştir.

Her bir göstergenin bir göstereni bir de gösterileni vardır. Biz bu göstergelerden birini inceleyelim:

Kazaları” göstergesinin gösterenleri, yazarın yazısını okurken gördüğümüz “k. a. z. a. I. a. r. ı.” harfleridir. Bu göstereni gördüğümüzde ya da duyduğumuzda zihnimizde oluşan görüntü, içerik ve anlamlar ise bu göstergenin gösterilenidir. Kazaların kendisi ise dil dışı bir gerçekliktir yani bir göndergedir. Bu iletişimde rol alan unsurların birlikte meydana getirdikleri ortam ise iletişimin bağlamıdır. Yani alıcının (gazete okuyucusunun) o anki durumu, bir trafik kazasına şahit olup olmaması, herhangi bir trafik kazasında bir yakınını kaybedip kaybetmemesi, yazarın iletisinden önce ve sonra kurduğu diğer cümleler, verdiği örnekler, televizyon ekranlarında tanık olunan görüntüler, daha önceden bu konuda okunmuş yazıların oluşturduğu birikim vb. durumlar, bu iletişimin bağlamını belirleyen unsurlardan birkaçıdır.