Postmodernizm

♦ Bir sanat akımı olarak 1960’larda varlığını hissettirmiş, 1980’lerden itibaren günlük hayatta da etkili olarak yaygınlık kazanmıştır.

“Postmodernizm“in sözlük anlamı “modernizm sonrası” ya da “modernden itibaren” dir.

♦ Postmodernizm bir terim olarak farklı biçimlerde tanımlanmıştır. Kimine göre bir moda, kimine göre bir yaşam biçimi, kimine göre ideoloji ve dogmalara bir tepki ya da modernizmle bir hesaplaşma olan postmodernizmin bir edebi fantezi mi, felsefi bir kavram mı, bir yozlaşma mı yoksa bir tür kötümserlik mi olduğu süregelen bir tartışmanın konuları arasında olmuştur.

♦ Postmodernizmin doğduğu ortam hiç kuşkusuz modern dönemdir. Bu bakımdan postmodernizmi anlamanın yolu modernizmi kavramaktan geçer.

Aydınlanma Çağı’nın ürünü olan modernizm, bilimde, birey ve toplum yaşamında, kültürde, teknik ve endüstrideki devrimlerin bir sonucudur. Bilimsellik, bireyselleşme, uzmanlaşma, laiklik, demokrasi, sanayileşme, teknikleştirme gibi kavramların etrafında gelişen bir yaşam tarzı olan modernizm, geleneksel olanla çatışır.

♦ Modern yaşam insanoğlunun hayatına pek çok kolaylıklar getirirken birçok olumsuzluğu da beraberinde getirmiştir. Demokrasi ve insan hakları konusunda gösterilen çifte standartçı tutum, aşırı teknoloji kullanmanın sonucu olarak insanın edilgenleşmesi, endüstride denetimin sağlanamayışı, devletler arasındaki silahlanma yarışının akıl almaz boyutlara varması, insanın kapitalist ekonomi çarkının bir dişlisi durumuna düşürülmesi, bireyselleşmenin bir yalnızlık kâbusuna dönüşmesi, yöresel ve ulusal değerlerin küreselleşmeyle birlikte yok olması, pragmatizmin değerler hiyerarşisinde en üste çıkması, maddeciliğin ruha ait olduğuna inanılan her şeyi ezmesi… ve daha pek çok sorunun yer aldığı kaos içinde insan kendine yabancılaşmış, doyumsuzluk ve güvensizlik, inançsızlık içinde kimlik bunalımına düşmüştür. Postmodernizm işte böyle bir bunalım ortamında gelişmiştir.

Modernizme karşı ilk tepki gösterenler Schopenhauer, Nietzsche, Adorno gibi düşünürler olmuştur.
Köklerini -sembolizmde ve sonrasındaki bazı akımlarda olduğu gibi- yine pozitivizme, determinizme gösterilen tepkiyle başlayan süreçte arayabileceğimiz postmodernizmin edebiyattaki yansımalarından bazıları şunlardır:

  • 1. Modern yaşamı sorgulayan ve reddeden bir tavrı benimsemek
  • 2. Tek ve tartışmasız bir gerçek anlayışı yerine gerçeğin ancak bir parçasının bilinebileceğine inanmak
  • 3. Sanatı sanatçının bir yaratısı olarak değil de dinleyiciler-okuyucular ve alt kültürler tarafından meydana getirilen kültürün yeniden işlenmesi olarak kabul etmek
  • 4. Sanatla gerçek arasındaki bağlan koparmak ve tüm yerleşik değerleri, okuyucunun rahatını kaçıracak yöntemler kullanarak sorgulamak
  • 5. Gerçekle kurmacayı iç içe kullanmak; örneğin romanda olay örgüsü, kişi kadrosu, zaman, mekân, anlatıcı gibi öğelerde gerçekle kurmacaya birlikte yer vermek
  • 6. Modern dünyanın olumsuzlukları karşısında karamsar bir tavır yerine ironik, alaycı bir tavır almak
  • 7. Özgün bir üslup yerine eklektik (seçmeci) bir üslup geliştirmek
  • 8. Okuyucunun alışılmış doğrulardan sıyrılarak eserin oluşumuna katılmasını ve kendi yorumunu ortaya koymasını sağlamayı amaçlamak

Postmodernizmin Önemli Temsilcileri:

  • James Joyce,
  • Virginia Wolf
  • Franz Kafka,
  • Max Frisch
  • Alain Robbe Grillet,
  • Umbero Eco
  • Octavia Paz,
  • Albert Camus

• Bu sanatçılar bütünüyle olmasa da kimi yönleriyle bu akımın içinde yer alır.

Türk Edebiyatında Postmodernizm:

Türk edebiyatında eserlerinde postmodern eğilimler görülen sanatçıların başlıcaları şunlardır:

  • Hilmi Yavuz,
  • Orhan Pamuk,
  • Oğuz Atay,
  • Latife Tekin,
  • İhsan Oktay Anar,
  • Hasan Ali Toptaş,
  • Yusuf Atılgan,
  • Elif Şafak, Metin Kaçan,
  • Bilge Karasu…