Tanzimat Döneminde Yetişen Sanatçıların Edebi Kişilikleri ve Genel Karakterleri

TANZİMAT DÖNEMİNDE YETİŞEN SANATÇILARIN EDEBÎ KİŞİLİKLERİ VE GENEL KARAKTERLERİ

Tanzimat sanatçılarının şüphesiz ki ayrı ayrı kişilikleri ve özellikleri vardır. Bu özellikleri, sanatçıları incelerken belirtmiştik. Aynı çağda yaşayan, dönemlerindeki toplumun ihtiyaçlarına cevap veren ve belli amaçlar etrafında bir araya gelen Tanzimat Dönemi sanatçılarının ortak özellikleri çoktur. Bu özellikleri şu şekilde ifade edebiliriz:

Tanzimat şair ve yazarlarının hepsi Batıcı, yenilikçi, bilim ve tekniğe önem veren aydınlardır. Batı’ya hayranlık duymuş, yurdu gerilikten kurtarmak istemişlerdir. Yeni icatları, fen, elektrik, makine gibi kelimeleri heyecanla aramışlardır. Bununla birlikte, Türk halkının manevi ve millî değerlerine önem vermişlerdir.

Hemen hepsi Fransız kültürü ile yetişmiştir. Onlar için Avrupa, “Fransa” demektir. Şinasi ve Ahmet Vefik Paşa‘dan başka hepsi Fransızcayı belli bir yaştan sonra kendi çabalarıyla öğrenmişlerdir.

Sanat endişesinden çok, düşünce ve ülkü peşindedirler. Bu yüzden Fransız edebiyatında özellikle XVIII. yüzyıl “Aydınlanma Devri“nin Montesquieu, J.J. Rousseau, Voltaire gibi yenilikçi düşünürlerine bağlanmışlardır. Onlar gibi zulme, haksızlığa karşı savaş açmış; vatan, millet, hürriyet, adalet, meşrutiyet hayranlığını büyük bir heyecanla yaymışlardır.

Genelde “toplum için sanat” anlayışını benimsemiş; divan şairlerinin aksine, halka hitap etmeye çalışmışlardır. Edebiyat yolu ile milleti yükseltmeye, sorunlara çare bulmaya çalışmış; yeni düşünceler içinde yoğrulmuş bir nesil yetiştirme amacı taşımışlardır. Daha geniş kitlelere seslenebilmek için dilin sadeleşmesinin gerektiğini düşünmüşlerdir. Dilin sade olması gerektiğini düşünen Tanzimat Dönemi sanatçıları bunu tam olarak hayata geçirememişlerdir ancak özellikle nesirde; yazı dili, konuşma diline yaklaşmış, yani sadeleşmeye başlamıştı.

Divan şiirini iyi bildikleri ve sevdikleri hâlde onu yıkmaya çalışmışlardır çünkü onunla halka gidilemez, topluma faydalı olunamaz, diye düşünmüşlerdir. Gelenek ile Batılı değerler arasında kalan sanatçılar, ikilem yaşamışlar ve “eski – yeni” tartışmalarını başlatmışlardır.

Tanzimat Dönemi sanatçıları, divan şiirini yıkmaya çalıştıkları hâlde divan şiiri nazım biçimlerini terk edememişlerdir. Diğer bir ifadeyle eski biçimler içerisinde yeni konuları işlemişlerdir.

Tanzimat sanatçıları çok yönlüdürler. Bu dönem sanatçıları; şair, romancı, tiyatro’yazarı, tarihçi, eleştirmen, ve gazeteci (makale ve fıkra yazarı) olmaya çalışmışlardır. Elbet, bunların hepsini birden olmaya imkân bulamayınca her türde az çok kusurlu ama o türlerin bayraktarı olan eserler ortaya koymuşlardır. Birçok türde eser vermelerinin temel nedeni, Fransız edebiyatının bütün türlerini Türkçeye aktarmak ve toplumu eğitmektir.

Tanzimat Dönemi sanatçılarının büyük bir bölümü devlet adamı kimliği taşıyan ve sanatı; düşüncelerini yaymak amacıyla kullanan mücadele insanıdırlar. Bu sanatçılardan birçoğu, düşüncelerinden dolayı sürgün ve hapis hayatı yaşamışlar ya da yurt dışına kaçmak zorunda kalmışlardır.