Hikaye (Öykü)

HİKÂYE (ÖYKÜ)

♦ Gözleme ya da tasarlamaya dayanan bir olayı ya da durumu kişi, yer öğelerinin bütünlüğü içinde anlatan kısa yazılara “öykü” denir. Diğer bir deyişle yaşanmış ya da yaşanabilecek olayların okuyucuya estetik zevk verecek şekilde kurgulanmasıyla oluşan kısa yazılara hikâye (öykü) denir.

♦ Öyküde, bir olay ya da durum; kişi, yer ve zamana bağlı olarak ele alınır. Öyküler kısa yazılar olduğundan bu unsurlarda da ayrıntıya girilmez. Tanımdan da anlaşılacağı gibi bir öyküde olay ya da durum söz konusu olmalı. Bu, kişilere bağlanmalı; olay ya da durumun ortaya konduğu yer ve zaman belirtilmeli; bunlar sürükleyici ve etkileyici bir anlatımla ortaya konmalıdır.

♦ Öykü bir bakıma romanın küçük kardeşi sayılır. Romanda birçok olay ve kişi anlatılırken öykü genellikle tek bir olay ve kişi üzerine kurulur. Romanda kişilerin çok yönlü bir şekilde incelenmesine karşılık öyküde kişi belli bir yönüyle ele alınır. Öykü – roman ayrımında sayfa sayısı belirleyici olmasa da öykü, romana göre genellikle daha kısa bir yazıdır.

♦ Dünya edebiyatında ilk öykü yazarı ve bu türün kurucusu “Decamerone” adlı eseriyle Boccacio (1313-1373)’dur. XVIII. yüzyılında Voltaire (Volter), öykü türünde ürünler verir, insan dışı yaratıkları ve olmayacak olayları da öykülere taşır.

♦ Türk edebiyatında Emin Nihat’ın Müsameretname ile Ahmet Mithat Efendi‘nin Letaif-i Rivayet ve Kıssadan Hisse adlı eserlerinden sonra Batılı anlamda ilk öykü örneklerini Samipaşazade Sezai‘nin “Küçük Şeyler” adlı eserinde buluruz.

Batı tarzı öykünün ilk olgun örneklerini Servetifünuncular vermiştir. Halit Ziya Uşaklıgil, Hüseyin Cahit Yalçın, Mehmet Rauf gibi yazarlar, Maupassant tarzında öyküler yazmışlardır. Ömer Seyfettin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Reşat Nuri Güntekin, Hüseyin Rahmi Gürpınar bu türü devam ettirmişlerdir. Ayrıca Memduh Şevket Esendal, Sabahattin Ali, Sait Faik Abasıyanık, Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaçlı), Sevinç Çokum, Orhan Kemal, Bekir Yıldız, Kemal Tahir, Fakir Baykurt, Mustafa Kutlu, Necati Cumalı, Adalet Ağaoğlu, Tarık Buğra gibi sanatçılar öykü türünde eserler vermişlerdir.

a. Öykünün Öğeleri Olay ve Durum:

♦ Olay, öykünün belkemiğini oluşturur. Olay bir bakıma insanın eyleme dönüşmüş özlemleri, istekleri, tutkuları, düşleridir. Bu yönüyle her olay, insanla ilgili bir sorunu da beraberinde taşır. Öykü boyunca okurun ilgisini canlı tutan da bu sorundur. Aynı şeyler durum kavramı için de söylenebilir. Olay yerine yaşamdan bir kesitin ele alındığı öykülerde olayın yerini durum alır.

Olay Öyküsü

Bu tür öykülere klasik vak’a öyküsü de denir. Olay öykülerinde olaylar zinciri; kişi, zaman, yer öğelerine bağlıdır. Olaylar; tüm tezli eserlerde olduğu gibi serim, düğüm, çözüm sıralamasına uygun olarak anlatılır. Olay, zamana göre mantıklı bir sıralama içinde verilir. Düğüm bölümünde oluşan merak, çözüm bölümünde giderilir. Bu teknik, Fransız yazar Guy de Maupassant (Guy Dö Mopasan) tarafından geliştirildiği için bu çeşit öykülere Maupassant tarzı öykü de denir. Türk edebiyatında Maupassant tarzı öykülerin en önemli temsilcisi Ömer Seyfettin‘dir.

♦ Olayın öne çıktığı, çekiciliğini olayın heyecan uyandıracak biçimde kurgulanmasından ve çoğu zaman da olağanüstülüğünden alan öykülerdir. Serim, düğüm, çözüm planı içinde gelişen bu öykülere “klasik öykü” de denir.

♦ Bu tür öykülerin dünya edebiyatında öncüsü Fransız yazarı Maupassant (1850 – 1893) dır. Türk edebiyatında olay öyküsünün ustası ise Ömer Seyfettin‘dir.

Durum (Kesit) Öyküsü

Bu tür öykülerde olay, merak öğesi ikinci planda kalır. Kişisel ve sosyal düşünceler, duygu ve hayaller ön plana çıkar. Olay, ya hiç anlatılmaz ya da sezdirilir. Durum öyküsü Rus edebiyatının önde gelen isimlerinden Anton Çehov tarafından geliştirilmiştir. Bu nedenle bu tür öykülere Çehov tarzı öykü denir. Çehov tarzının en önemli temsilcisi Sait Faik Abasıyanık’tır.

Durum Öyküsü Özellikleri:

  • ♦ Olaya önem vermeyen, yaşamdan herhangi bir kesiti, belli bir insanlık durumunu yansıtan öykülerdir.
  • ♦ Bu öykülerde şaşırtıcı, çarpıcı olaylar yoktur. Okur gerilim içinde tutulmaz, merak duygusu kırbaçlanmaz.
  • ♦ Günlük yaşamdan seçilmiş herhangi bir durum, türlü çağrışım ve izlenimlerle yansıtılır.
  • ♦ Anlatımlarındaki şiirsellikle bu tür öykülere ayrı bir çekicilik kazandırır.
  • ♦ Serim, düğüm, çözüm planına bağlı kalınmaz.
  • ♦ Olay öyküsüne oranla yazara çok daha geniş olanaklar, özgürlükler de tanıyan bu öykülere “modern öykü” de denir.
  • ♦ Rus yazarı Anton Çehov (1860 – 1904) durum öyküsünün babası olarak bilinir. Türk edebiyatında ise bu öykü anlayışının en başarılı temsilcileri Memduh Şevket Esendal ve Sait Faik Abasıyanık‘tır.